Şehri yağmurlar dövüyordu
Hızlı adımlar geçiyordu sokaklardan
Eylüldü; mutlu bir gündü
Ve sen gülüyordun gidiyorum derken
Sonrasını hatırlamıyorum şimdi
Ruhumun yaşadığı öyle garip bir anki
Gün ortasında sema yıldız yıldızdı sanki
Kaldırımlar kalabalık, her yanımda insanlar
Bende kuru yalnızlık, dudağımda acı meyanlar
Yeni bir aşk çaldı seni
Kanatlanıp gittin…
Şimdi yüreğimde
Yanlış satıra çekilmiş
Kırmızı bir çizgisin
Silmeye kıyamadığım…
Kınsız bir bıçaktır o
Elde tutulmaz kor;
Sevgi doğurur...
Pranga vuramaz
Ne nefret ne gurur
Tanımaz engel
Bu kaçıncı tren ki senden habersiz
Kayıp gitti ufuklara sessiz sessiz
Kaç kez vurdu raylara son kampana
Ve kaç kez yenildi vuslat bilmemki zamana
Ben şehirler kadar kalabalık, yıldızlar kadar suskun
Yüzüme yıllar doluyor... Yoksun...
Bırak artık ellerimi;
Unutmaya başlayacağım
Dakikalar sonra seni.
Söndür sigaranı...
Boş kalan kadehimi,
Gözlerimde solan resmini
Titrer hafiften mavi tül
Açılır perde
Ortada darağacı
Fonda, gül...
Oyun başlar
ve salınır palyaço
şu kara kaldırım
bu çıkmaz sokak
bu can pazarı,
yalnızlık
hiç yabancım değil Lili!
Sarmaşık dalları arasında yalnız
Bir gül ağlardı gün batımında.
Ellerinde gül kurusu kederler,
İçinde suskunluğun mavi şarkısı.
Nasıl vurulmazsa sonsuzluğa kelepçe,
Rüzgarlı başında öylesine hürdü gözyaşları.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!