Evin içi , kor kor yanan çıra kokusu
Yağmur resmen dans ediyor dışarıda
Gözüm, sobanın alevine dalmış
Yıpranan geçmişte mest olmuş .
Rüzgar kapı pencere dinlemez
Her yerde fırtınalar
Yorgunluklarım var , yüreğime tüneyen
Ne gidişi belli , ne de kalkışı
Sahipsiz bir liman gibi , besbelli !
Yorgunluklarım var yüreğime tüneyen
Tüm dünyayı terk etmiş !
Asırlık bir hüznün temsilisin
Ne yangınlar harlandı , çatladı bağrım
Fırtınaların son durağı gibi
Esenlikler diler gibisin
Şehrin en görkemli saatin de
Daha vakit var göçmeye !
Nedir bu ısrar , göçmen kuşlar gibi ...
Mevsim hala bahar ,
Ne hacet göçmeye !
Yoksa , batma vakti mi geldi !
Nazım da Piraye’ye bahsetmişti !
İki tutam sevdasından …
Anlatırken sevdasını ,
Ruhu kan ter için de ..
Sonra , dizlerinden bir soğuk sancı
Ey güz-ü cemalim, neyledi gönül..
Bilmem ki, neyledi ömür, kaldı mı ki gönül!
Aradın mı ki bulasın?
Buldun mu ki kalasın?
Kaldın mı ki yanasın?
Senin adın aşk olsun
Uykularımın en güzel uyanışı
Hülyalarımın masumiyeti, en tatlı zamanı
Girdaplarımın yegâne kaçışı
Bahtımın nefesi, senin adın aşk olsun
tutkunum sana !
İlmek ilmek, adım adım yürüyorsun sanki
Kaybolan yıllarımda, hevesi geçmemiş dünlerimde
Adım adım yürüyor ! Sen de saklı çocukluğumu görürcesine
Saçlarında baharlar saklı adeta !
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!