Girince iki metrelik çukura,
Sarılıp eski beyaz çuhaya
Hesabını verecek var mıdır?
Dirilince o gerçek hayata
Ne hükümsüzmüş meğer insan, ey oğul
Kendini hükümran sanan, bir hiçmiş
Bir çift göze bile, sözü geçmiyor oğul
Acizliğe bak, iki damlaya hükmedemezmiş
Dil ola anlata derdini, hendekteki deveye
Deve atladı, rahmet okutuyorlar şimdi eşeğe
Ey Saçları mavilerde, güneşle kızıla boyanmış sevgili!
Seni Peygamber sevmiş, ben kimim ki?
Yedi tepe üstünde dalgalanır, rüzgar
Yedisinde, görünmez bir şehadet sancısı
Yedi ufuk kızarır, yedisinde ay, yıldız var.
Elim fakir, gönlüm zengin, dünyaya nam satarım
Ben ezelden Şehid oğluyum, yalnız Allah'a bakarım
Mülk-ü dünya zenginliktir, gönlü fakir cühelaya
Bize ezel mülkü gerek, ihtiyaç yok kıymetsiz taşa
Boş geldik, boş geçirdik zamanı
Heybesini doldurmadan sürdük atı
Elde yok, avuçta yok, hiç azık
Yazık ki hey, şu yalnız ömre yazık
Tek kalan miras, açılan eller Rabb'e
Bir ah ile, varlığın ve yokluğun zaman aralığında
Ne büyük bir yer kaplıyormuşsun, dünyamda baba
Yusuf'u anlattığın o garip kuyudan ben çıktımda
Şimdide sen yoksun, beni bıraktığın dünyada
Allah'ı unutup kulda arar teselliyi, zayıf insan
Faniler terkedip gidince, medet umar ilaçtan
Yalnız olmadığını anlayamaz, kalbi dönmeyince
Rahmet tokadı yer, kör olur şükür bilmeyince
Tasavvuru zor, lal-i lisan, beklemek bir cehennemi
Kavuşmak, işte budur hayata Rahman'ın rahmeti
Ne anlatmak mümkün, ne dinliyorlar kimseyi
Bugün beğenmez, dün eline nimeti verenleri
Sokuldukça hakikat, hep gözlerine gözlerine
Adımız gerici oldu, yobaz oldu hakkı söyledikçe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!