Mehmet Şah Erincik
04 Aralık 1979’da Batman’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Batman’da tamamladı. 2002 yılında İstanbul Marmara Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. Halen öğretmenlik yapmaktadır.
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 'Türk Edebiyatı' bölümünde 'Eski Türk Edebiyatı' Yüksek Lisans programına devam etti.
Erincik'in ilk şiir kitabı 'Belki Babam da Gelir Bu Düğüne' 2006 yılında Lamure yayınları tarafından yayımlandı. 2008’de “Seninle İlgili Olabilir” şiir dosyası Varlık Dergisi “Yaşar Nabi Nay ...
Yazamadığım zamanlar için süzülüyorum içeri, damla damla veremle
korkunun kollarına atlıyorum birdenbire öksürerek
Atıyorum bu geçimsiz nesneleri içine dünlerin, bu her şeyleri, kitapları
ve yakmak eylemi Yeni bir hal alıyor sancılı kaldığım her dönemeçte,
şimdi sen ey kuş olacak güzel
yaktığım kitapların hangi sayfasında kaldın
kuyuya düşmekten başka bir şey değilim
hiçbir şeye dokunamayanım bildim bunu
bildim ayrıkotlarının arasında serilmiş ceset
belki yakılıp geri verilecek toprağa
ben kuyuya düşmekten başka bir şey değilim
nedense akçaburgazlı yekta beyaz donlu gülbeyaz beni kızdırır
serin minderlerde bakışmaları beni kızdırır. karanlık sularda ululukları
ben akçaburgazlı yektaya hep kızarım gülbeyaz’a kızarım
kızdıkça şiir yazarım, durumlarını alır gözümün önüne getiririm şiir yazarım
sinan'ı haklı bulurum ovalarındaki yalnızlığını, kovmadığı her günahı
ben sinan'ı haklı bulurum sinan insandır içi kanar
ikimiz mi desek
beraber hiçbir şey yaptığımız yoktu
beraber yürüyoruz desek, o kendiyle yürürdü.
aramızda binlerce insan vardı belki,
ben aramızdaki mesafeyi o günlerde görmüyordum.
üstelik aramızı yoklayan şeytanlara
bugünlerde en çok bunu düşünüyorum mutlak surette yok olan nedir?
nedir gitmenin kutlu hüznü,
mor bir günün ardından
yanlışsa evet! nerede yapılmış hata afrikalı bir güneşin kuzeyde ne işi var sahi nerede ceset, nerede kadavra?
sen bir kuyudan aldın yüzünü, o zaman karanlık vardı
Çoğalan tutuldukça çoğalan bir balıksın şimdi sen o şehirde
Kalabalık bir şeyler bulup çıkarıyorlar yeryüzüne sen ondasın
Gökyüzüne benziyorsun en diplerde bu yüzden
Seni bir filmin ortasında hayal ediyorum, meşeler kuzguni
Yer yeşil ve bahar bir fidana gülümsüyor papatya köklerinden
zaman tümel boşluk, divanesiyiz
bu denizin bu mavinin bu sokaktanlığın
aşağılara doğru inen bu gülmenin divanesi
varırsak sorulmaz bize cehennem nerede kaldı
iğneden bir umuda bakmak nerede
unutulmuş yüz getirmişiz,
araf ’tan düşsün diye ellerimize yakuttan bir seçim
müziksiz konuşabiliriz, yan dönerek bakabiliriz kendimize
aynadan bir öfke aldığımızda şaşkın kalbimize -odamıza
çıkmaz sokaklar bir esrarın perde aralığıdır
diyecek memleket
sana hangi dilden seslensem mührün açılır
ikimize başlamak için
ah’a, ah’ın içindeki zehre, kalubela’ya
evet demeye hazırım,
ikimizin göğüne bismillah
boynun
azap kuyum
kabahatli
meyveler doğurur şehvete
Felsefe,matematik ve şiir..Yüreğimiz aynasında öyle parlar cevherin..
Birgün tanışacağız ve ben sana bir kardeş gibi sarılacağım..Asker arkadaşı gibi,dava arkadaşı gibi,yılların hasretini taşır gibi sarılacağım..
Belleğime imza niyetine bir söz,bir şiir isteyeceğim..
Şimdi ve daim ...