Sesini duymak,
Uzun gecelerden sonra,
Ay ışığı gibi parlak,
Yüzünü görmek ne güzel.
Seninle olmak,
Kapılarını aç kalbinin ardına kadar,
Boşuna bekleme gelmeyeceğim.
Bu kentin terminaline otobüsler girip çıkacak,
Yolcular binip boşalacak,
Onlardan biri olmayacağım artık.
Kovar gibi elini uzatışın gelecek aklıma.
Sabahları uyanır uyanmaz,
Karşımdasın Güneş gözlüm.
Hayal mı? diyorum kendi, kendime.
Odamın penceresi de açık değil,
Dur uzaklaşma,
Gökyüzü seni kabul etmez,
GEÇMİŞTEN GELECEĞE
Bir gün bu şehirden gidersem,
Senden ne kaldı ise,
Hepsini beraber götüreceğim,
Gittiğim şehirlerin,
Giden zaman,
Akan su.
Uzayın derinliklerinde,
Kaybolan güneş,
Gökyüzü hala mavi,
Yeryüzü yeşil.
Sabahlara sensiz uyanıyorum,
Sabahlar ağlıyor.
Ben ağlıyorum,
Güneş bile bakmıyor yüzüme,
Gözyaşlarımı görmesin diye,
Bir garip akşamda
Sustu aryalar
Sesin çok uzaklarda kaldı
Sarı sabahlarda
Yok oldu güzellikler
Simsiyah bir akşam kapladı her yanı
İçimde öyle yer etmişsin ki;
Seni çıkarıp atmak mümkün değil.
Hiçbir yer beni tutmuyor.
Her şey buraya kadar diyemiyorum.
Herkes kendi hayatını yaşar.
Olur biter, ama öyle değil ki,
Güneşte kaybolur ufukta,
Bir akşam üzeri solan umutlar gibi,
Bir siyahlıktır benliğini saran olanca hızıyla.
Şarkılarda biter, son notaya nokta koyunca.
Yeni akşamı birlikte getiren günlerde geçer,
Yüzünde okunan çizgiler gibi.
Sevgilerimizin üzerinde seneler geçti
Yağmurlar yağdı zamansız
Karlar karıştı beyazlıklara
Son otobüste kalktı terminalden
Pencereden son defa seni seyrettim
Sonsuza el sallıyordun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!