Fidanlar ve kırlar şahittir
Selvi boylu geceler/in gölgesinde
Robeskiye, dersime, reyhanlıya
Baka baka öğrendik direnmeyi
Ve ölürken dirilmeyi
Bankaları, borsaları,
Misyonerleri, şirketleri
Sessiz sinsice geldiler.
Beyinlerimizi, emeğimizi çaldılar.
Evlerimizden aşımızı,
Belleğimizden çeşni kültürümüzü
"Kişisel yaşıyor,
Kişisel yazıyorsun
Beğenmiyoruz. "
...Diyor dostlar.
Varsın desinler be gülüm.
Şiir ve denemelere geçmeden önce girizgâh olarak yazdığım bu satırları, sıcak bir Temmuz ayının son günlerinde yazıyorum iki yıl önce yerleştiğim Mersin'den. Benim gibi, 1968 ile 1978 yılları arasında gençliğini yaşamış bir kuşak vardır. Onlar; akvaryumda dönüp dolaşıp, açık denizi seyrederken, devamlı cama çarpan, aynı sularda kalıp, okyanusa açılamayan balıklar gibidir ama arayışları hiç bitmez. Ne tam altmış sekizli ne yetmiş sekizlidir. Devrimlerini, aşklarını, sevdalarını, sanki okyanusun ortasında fırtınaya yakalanmış gibi, her şeye geç kalmış, birçok işe el atıp, mükemmeli yakalamaya çalışırken, hep geç kalmış, arada sıkışmış, yitik bir kuşak...
Son iki yıldır, sabahları erken saatlerde bir deniz masalı kentine gözlerimi açıyorum. Bazen sisler içinden limana giden yük gemilerini, bazen berrak uzak deniz ötesi güneşin ilk çizgilerini görüyorum maviliklerde. Sonra güneş bir kızıl portakal gibi iyice doğuyor turunç kokuları içine. Deniz ve kıyısında yaşayan insanın sessiz bir ittifakı vardır her zaman. Bilinçaltı devamlı açık denizin dev dalgalarıyla boğuşan adam asla iflah olmaz. O mavilik de başka bir şeyler vardır devamlı sancı üreten. Buna tutkulu bir adam, sonsuzluğu yaşar belki bilmeden mavinin her tonunda. Bazen yalnız başına gri denizin ortasında, bazen, geç kalınmış şiir mısralarıyla boğuşarak.
Şiir deniz gibidir. Deniz sonsuzluktur. Her bitişinde yeniden başlamasıdır. Demir alıp açılmasıdır. Bu, bir bitiş değil, her seferinde yeniden varoluştur. İçinde sonsuz öz'ler vardır. Bilinçaltı, macera, aşk, kavga, melankoli, boşluk, çıkış, düşüş, geriye dönüş, ileriye gidiş, dinginlik...ve hepsinin sarmalı hayatı tekrar tekrar yeniden keşif. Bundandır insan etine dokunup yakan her keşif ayrı bir zevki türetir. İşte bu, sonu olmayan şiir denizi'nin ta kendisidir.
Mavi bir rüya,
İçinde deniz..
Uzakta bir ada,
Çağırıyorsun.
Bir fırtına,
Bir poyraz,
Merhaba, ben Ali İsmail Korkmaz, 19 yaşındayım...
Merhaba, ben Medeni Yıldırım, 18 yaşındayım...
Merhaba, ben Mehmet Ayvalıtaş, 20 yaşındayım...
Merhaba, ben Abdullah Cömert, 22 yaşındayım...
Merhaba, ben Ethem Sarısülük, 26 yaşındayım...
Beni kurşunla, darpla, işkenceyle öldürdüklerini sanıyorlar...Yanılıyorlar!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!