iyileşmiyor ellerim sevmekle
sahipsiz
evcil aşklarla dolu şehir
duyduğum;
uğultusu saçlarını ördüğüm
şu çocuk kiraz ağacına
çıkmasa
seni hayal etmeyecektim
kim bilir
çocuk da düşmeyecekti ağaçtan
kin gütmemiş bir çoban
kaval çaldığında gözleriyle
kuyruğuna sarılıp uyur yıldızlar
onun için eski bir hikayedir aşk
I
tararken gecenin saçlarını
mavi etekli bir kız
şiir çalarım yıldızların koynundan
cellat günde kaç kez düşünür ölümü?
bilinmez kaç ölüm güldürmüştür yüzünü
kusursuz bir devrin bocalayan çocuklarıydık
artık
kusursuz bir çocuğu oynuyoruz
kapalı gişe...
paranın hep 'yazgı' tarafı gelse de
ben 'tura' diyorum inadına
biliyorum
puslu bir ampulun ışığında değil
bazı şiirler gibi bazı şairlerin de
yalanı olabilir
belki
ama gerçek şudur ki;
ölümden falan değil korkum
toprak kokmak güzeldir
benimki merak
acaba
nasıl bir ağaç bedenime kök salacak...
yakında kitap çıkarırsa tereddütsüz imzalı bir tane alacağım,bir şair abimiz.