Yağmurlar başladı yine mevsimle,
Yine karanlıklar, yine hüzünler.
Kara bulutlar var üzerimde,
Nereye gitsem peşindeler.
Kurtulmam lazım bu kör büyüden,
Korkuyorum kapılmaktan,
Umarsız bir dalga misali,
Toprak kokulu saçlarında.
Korkuyorum kaybolmaktan,
Değdiğinde tenimi yakan,
Dip bir kuyu misali,
Yapma! Seni her görüşüm,
Aslında yeniden yıkılışım.
Olmayacak biliyorsun,
O fark edilemeyen,
Aramızdakileri.
O gözle görülemeyen,
Her Şubat bana seni hatırlatıyor,
Kışımı aydınlatan o gülüşünü,
Bir güneş gibi içimi ısıtan ellerini,
Ufuklarda kaybolup gittiğim gözlerini,
Dedim ya,
Her Şubat bana seni hatırlatıyor,
Hiç kolay değil aslında,
Yeni’den başlamak.
Kalbinin sesini dinlediğinde,
Her seferinde,
Bir parça bıraktığını hissedersin.
Süreya’nın dediği gibi,
Umuda gitti doksan bin Kardelen,
Susuz, aç, karlı, sarp gecelerde.
Açamadan gitti doksan bin Kardelen,
Gündüzü göremeden gecelerde.
Kan kustu karlar,
Günlerden Pazar, ayın 21’i,
Kuşlar uyandırdılar, bu sabah beni.
Baktım da dışarda gördüm, gelmişti,
Özlemiştim çok, içimi ısıtan o güneşi.
Değişmişti sanki aldığım nefes dahi
Seni ilk gördüğüm andan beri,
Unutamadım o güzel gözlerini.
Bana bakan, beni seven,
O tatlı bakışlarını.
Aşkın adı Afrodit derler, seni bilmeyenler,
Çok şey var söyleyemediğim,
İkimiz hakkında.
Bildiğim, hissettiğim ama anlatamadığım.
Her gece düşünsem de içinden çıkamadığım,
İçimde bitiremediğim çok şey…
Anladım ki alışırmış insan her şeye,
Değişen zaman olurmuş,
Değerine göre.
Anladım ki insan unuturmuş her şeyi,
Sanki hiç yaşanmamış gibi,
İçinde bitmeyecek olan aşkı bile…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!