Güneşin her doğuşunda tazelenen havadır ölüm
Baharın güneşinde yeşeren bir tohumdur ölüm
Her umudun baharında yaşanan bir hüzündür ölüm
Gülen, oynayan, coşan çocuklarda gördüm ölümü
Kahvaltı masasında karıştırılan çay bardağı
Ölümün parmaklarını tuttum incecik,cılız
Ölümün şeklini gördüm zor duruyor ayakta, takatsiz
Ölümü gördüm nefesi zordu,bakışı donuk
Ölüm lanet ediyor sessiz sedasız
Anlamsız bakıyor ölüm cılız bedeninde
Ölüm benim adım soyadım
Ölüm senin göbek adın
Ölüm benim yarım
Sağ yanım, sol yanım
Ölüm senin her yanın
Ölüm dünüm, bu günüm, yarınım
Ben ölürsem fırtınalı bir havada ölürüm
Fırtına, coşkun deliliğim,sınırsızlığım
Ben ölürsem lanet edin bana!
Ölmeden dokunamadı masuma.
Ulaşamadı çaresizlere diye
Ben ölürsem AFRİKA’nın yağmursuz tarlalarına gömün
Gülmek isterdim, kaygısızca, hoyratça
Gülmek isterdim, her gülüşün ardından hüzünlenmeden
Gülmek isterdim, gülerken içimden ağlamadan
Gülmek isterdi, bir yudum su ve bir lokmayla
Şişman insan,kahkaha atar, hayasız, kaygısız
Deli saçması bütün dünyam
Param parça olmuş fikirler
Hayaller, düşler,gerçekler
Hepsi birbirine girmişler
Pişmanlıklar, saklanmalar, sinmeler
Ey sevgili ölüm hoş geldin
Verin topraktan yatağımı
Taştan yastığımı verin
Huzur içinde kalmak istiyorum
Örtün üstüme çimenden yorganımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!