Bir gün son selam vakti gelecek biliyorum
Son eller sallanacak
Herkes evine dönecek usulca
Klasik okul yolunda son üniformalı adımlar atılacak
Bir ayak izi görülecek o yolda
Anımsanacak,
Fırtınalı bir gecenin öyküsüydü
Zehirli sarmaşıklar sarmıştı dört bir yanımızı
Rüzgar sinsi yüzüyle okşuyordu tenimizi
Bizi ise aldırmadan sevişiyorduk kaderimizle
Her yeni cümlende ayrılık beliriyordu
Darma dağınıktık,toparlanamıyorduk
Eğer tek bir ışık varsa yüreğimde
Eğer son bir nefes kaldıysa ömrümde
Eğer pişman olmuyorsam tek bir canımı onun için verdiğimde
Bilki
O ışıkta, o nefeste, o canda
Bir kıvılcım misali düştün içime
Oysa ben
Eski, ahçap bir ev edasıyla bekliyordum seni.
Yangınımın tek sebebi sendin...
Alışkınım ben sertçe düşen damlalara.
Gözlerden fırlarcasına çıkan gözyaşlarınada alışkınım.
Artık herşey yetersiz
Güzellikler yetersiz, yaşamak için
Gülücükler yetersiz, mutluluk için
Duygular yetersiz, kalpler için
Gelecek elini uzattıkça bana
Ben inatla geçmişte benden kaçırdığın elini tutmaya çalışıyorum.
Seni severek yaşlanıyoryum
Nasıl ki seni severek öleceksem! ! !
Ne bir gülü sevmiştim ben
Nede bir papatyayı
Ama yinede sevdiğim bir çiçekti
Anlatamadığım emsalsiz bir çiçek
Tek isteğim
DİBİNE DÖKÜLEN SU OLMAKTI...
sevdiğimin yokluğundan korktuğum kadar ölümden korksaydım eğer...
doğmaya bile cesaret edemezdim...
Eskiden aşk vardı tüm cümlelerimde
Sevgi, mutluluk vardı herbirinin özünde.
Tek bir cümleyle anlatabiliyordum kendimi
Artık cümlelerim yok
Artık paragraflarla bile anlatamıyorum kendimi.
Görkemliydi gözleri...
Yanı başında depreşen koca pavyon neonlarına komşuydu hikayen. Karnın açtı çoğu zaman AMA bir dilim ekmeğe değil küçük bir selama tutunuyordu tüm direncin. Amaçsız kedilerin ayyaş miyavlamaları uyandırdı bir ömür seni. Hiç uyumadın aslında,bir yudum içki içmeden zoraki sızmalarla başlıyordu gecelerin. Bir sevdan bile yoktu,olması da muhtemel değildi aslında. Hayal kurmana bile izin vermemişti hayat. Apartman bodrumundaki rutubet bekçisinden öte bir şey değildin kimileri için
Filtresine kadar içerdin hep sigaranı,sararmış parmaklarının mahcupluğu yüzüne vururdu.... Tokalaşamazdın kimseyle.... Umutsuz bekleyişler alırdı öğleden sonralarını, açlık değildi korktuğun AMA ölümden de çekinmiyor değildin hani. Açlıktan ölmek gururunu kırardı epeyce. Derken merhametli bir el yarım kap yemek getirirdi. Utanırdın...... Kafanı sallardın usulca ve koca bir minnetle.
Doğduğuna isyan etmedin belki AMA hiçbir haz da almıyordun yaşamaktan ve kararsız bir soluk daha alıyordun her geçen saniyede. Menfaat nedir bilmeyen,para nedir görmeyen,zor ve acımasız, asil AMA gösterişsiz bir parıltı gibiydi adımların. Pantolonundaki yamalara inat başın dik yürüyordun hep. İntihar tek çareymişçesine dikiliyordu karşına her doğan günle beraber AMA sen yaşıyordun. İsrarla ve usanmadan, hayata duyduğun o anlamsız aşk için, sırf bir sonraki günün aydınlığı için, koca bir abide gibiydin,ne titrek ellerin,ne de solgun yüzün o kahraman direnişine mani değildi. O gün gelipte oturduğun sandalyeyle beraber yere düştüğünde, bir defa daha göremeyeceğimin bilinciyle baktığım bakir gözlerin Adeta şöyle haykırıyordu: AŞK KOMİK DEĞİLDİR! ! ! En büyük aşkın seni terk ediyordu
Ve ölüyordun Cemil Amca...
bu şair ben oluyorum ve forumu hayırlısıyla açıyorum
ister övün ister sövün ama yazın bişiler.