(Nur Yağmurlarıyla Uğurladım Seni Mehmet'im)
.
İrkildim büyük bir korkuyla, içime bir fenalık düştü,
Rüyalarım bölündü paramparça.
Sabahın köründe bir garip çaldı telefon,
Allah’ım hayırlara gitsin dedim kalktım,
Koştum telefonun başına,
Ağlamaklı bir ses, ben Mehmet’in bölük komutanı,
Başınız sağ olsun, Mehmet şahadete erdi, şehit oldu dedi.
Kaynar sular başıma döküldü, olamaaaaz dedim, olamaaaaz…
Mehmet’im, Muhammed’im…
Kınalı kuzum,
Kına yakmıştım kendi ellerimle ellerine,
Allahın yağmurlarını indirdiği,
Bereketini yağdırdığı bu toprağa,
Senide bu kahpe kurşunlarla mı uğurlayacaktım kara toprağa.
İçime sindiremediğim bu ya oğul,
Aynı havayı kokladığımız,
Aynı vatanı, aynı sokağı süpürdüğümüz,
Aynı dili, aynı lokmayı paylaştığımız,
Çocukluk arkadaşın Salih’in kurşunlarıyla mı düşecektin bu toprağa.
İçime sinmeyen bu ya,
Mehmet imi vatan uğruna yolculamıştım asker ocağına,
Salih ise hiçbir şeyin uğruna düşmüştü eşkıyanın ağına,çıkmıştı dağa.
Kader böyle örmüş ağlarını oğul,
Çocukluk arkadaşının kurşunlarına hedef olmak varmış yazgında,
Salih de yaralanmıştı o çatışmada,
Lakin fazla uzaklaşamadı yaralı,
Konuşmasın diye arkadaşları onu da katletti dağın başında.
Seni başımız dimdik uğurladık şehitler mezarlığına,
Salih ise yalnızlıklar içinde, anasının başı önüne eğik,
Sessiz sedasız uğurlandı, annesinin kollarında toprağına.
İçime sindiremediğim bu ya oğul.
Nasıl kin tutayım ana olana, binlerce vefasız evlat doğurana.
Ana kucağından peygamber ocağına,
Asker ocağına uğurlamıştım seni ne umutlarla,
Şimdi ise cenneti şereflendirdin vatanının uğruna,
Şehitlik mertebesine ulaştın sende Mehmet im,
Polis baban, conk bayırında şahadete eren deden gibi.
İçime sinmeyen bu ya Mehmet im,
Oğlunun doğuşunun yedinci ayında, şafak attı otuz dediğin,
Yavrunu daha kucağına alıp sevemediğin,
Asker ocağından ana kucağına düşeceğin son ayında,
Toprağa düşeceğin varmış kaderinde Mehmet im.
Sende nurunla vardın resul-ü Ekrem’imin huzuruna,
Bu ay, bu yıldız, hep bir araya gelecek semalarda,
Mezarının üstüne inecek yalnız gecelerinde onun ışığı,
Yıldız yağmurlarına tutulsun mezarın oğul.
Nur yağsın sen ve senin gibi Mehmetçiklerin makberlerine,
Bu bayrak inmeyecek, dağında, taşında, şehit mezarlarının başında,
Rahmet yağmurları sulasın toprağını oğul,
Bir Mehmet ten binlerce Mehmet yeşersin toprağından,
Rahmet yağmurlarıyla doldurun kaldırın kadehlerinizi,
Binlerce doğacak Mehmetçiğin şerefine…
14. 07.2006 / Gürpınar / İstanbul
© Bu şiir 'telif hakları yasası' korumasındadır. Kaynak belirtilmeden kopya edilemez.
Ekrem KazanKayıt Tarihi : 2.9.2007 09:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
HARiKA bir şiir okudum severek. Kutlarım gönülden. Tam puan gönül denizimden.
Bu bayrak inmeyecek, dağında, taşında, şehit mezarlarının başında,
Rahmet yağmurları sulasın toprağını oğul,
Bir Mehmet ten binlerce Mehmet yeşersin toprağından,
Rahmet yağmurlarıyla doldurun kaldırın kadehlerinizi,
Binlerce doğacak Mehmetçiğin şerefine…
Gönül bahçemden gönül bahçenize 1001 renk çiçek yolluyorum. Kabul buyurunuz lütfen.
Sevgiler...
Âlimoğlu
Dört dörtlük bir şiir. Fazla söz fazla gelir. 10
Bu bayrak inmeyecek, dağında, taşında, şehit mezarlarının başında,
Rahmet yağmurları sulasın toprağını oğul,
Bir Mehmet ten binlerce Mehmet yeşersin toprağından,
Rahmet yağmurlarıyla doldurun kaldırın kadehlerinizi,
Binlerce doğacak Mehmetçiğin şerefine…
Sağlık, huzur ve mutluluk hayatınızın ayrılmaz birer parçası olsun.
Sevgiler..
Âlimoğlu
bu vatanı böyle böyle böleceklerini, böyle böyle elde edeceklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. bir Mehmet ölür, bin Mehmet doğar. şiiriniz için sizi tebrik ederim.
benim sayfama da beklerim. selam ve sevgilerimle.
TÜM YORUMLAR (13)