Seni aradım bulamadım
Seni sordum duyamadım
Susadım sen yoktun kadehimde
Kör oldum ışığın yoktu kandilimde
Uyudum rüyalarımda aradım seni
Uyandım sağımda solumda aradım seni
Her yeni gün, yeni bir gürültüyle başlarken
Yeni uyanmışken insanlar yarım kalmış rüyalardan
Gözlerindeki o ışıltıyı görmeliyim
Değilse günüm kötü geçecek
Neşeli sözlerin demet demet
Köşeme çekilmiş kendi halimde
Yaşayıp gidiyordum işte
Kim dedi sana kapımı çal diye?
Alışıktım karanlık rüyalar görmeye
Kâbuslar birer tanıdıktı benim için
Terk edilmiş ıssız bir bahçede
Bütün görkemiyle yükseliyordu
Kocaman, yaşlı bir dut ağacı
İri gövdesi uzun yılların
Açtığı kanlı yaralarla dolu
Sık yapraklı dalları arasında
Güpegündüz yolun ortasında
Bir ölü yatıyor boylu boyunca
Gözleri gökyüzüne dikilmiş
Bir soruya cevap bekler gibi
Sol eli bileğinden bükülmüş
Son bir hamle yapmak ister gibi
Hani baharla birlikte
Güneşi görünce ağaç
Dal dal çiçek açar ya
Ben de seni görünce öyle
Hani yağmur yağar da
Otobüs durağında üç kişi
Birinin gözleri deniz kabuğu
Kibrit çöpünden kirpikleri
Yitirmiş umudunu çoktan diğeri
Öbürünün gövdesi karpuzdan
Karanlığın beslediği bu şehrin
Enkazı altında kalan çocuk
Yüreğinde bir iğde ağacı taşır
Dalına konup şarkı söylemez kuşlar
Otomobil camına yağmur düşer gibi
Havva’nın koparıp Âdem’in dişlediği
Yasak meyvenin mahsulü bu hayat
Bu yüzden biraz tatlı, biraz acı
Her ne kadar hamuru toprak da olsa
Mayasını Tanrı’nın kattığı insan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!