Ahmet Kaya’nın tutuşan dizelerinde yorulduysan sevgilim
Turgut Uyar’ın göğe bakma durağında soluklanalım.
Fahriye Abla taşınmış bu kentten
Asiya bu kente sığabilmişti de bu kent Asiya’ya sığamamıştı.
Asiya’ya sığamayan bu kent bize dar gelir.
Bir şilep sızıyor Attila İlhan’nın gözlerinden
Bütün özlemlerimi kumbarada biriktirdim.
Keşklerle başlayan cümlelerimi keşkesiz bir şekilde orda sakladım
Yaşamak umutlu olmak demekti, umutlarımı yüreğimde taşıdım
Sana kavuşma hayallerimi hep cebimde taşıdım.
Kumbaramı boşaltmaya kalkıştığımda
Spartaküs sana ne çok imreniyorum bir bilsen
O Roma’ya nasıl yürüdün öyle
Ya sen prometeus
O ateşi nasıl çaldın Tanrılardan
Ah! Gılgameş’in sonsuzluk arayışı,
Zaloğlu rüstem’in direnişi
Uzun gecelerde hayaller
Karanlğı ayınlatırken
Yalnızken üşüdüğümde beni ısıtmaya yetmiyordu.
Ben bu ülkeye yabancıydım
Hele de kalbinde yaşamak çok zor.
Çember çizdim etrafına yezida
Daha fazla kaçamazsın
Benim rızamı almadan adımını atamazsın
Ben Mahmut sevgilim
İkimizi aynı çembere hapsediyorum
Ben
Yola çağrılan bir yolcuyum
Önüne nehirler koyulan ve teknesiz bırakılan
Hanlarda, sur diplerinde yağmalanmış bir tarihte aşk arayan
Cüce olmayıp pamuk prensese aşık olan
Tek yapraklı iken dört yapraklı yonca arayan
Kah güneş kah yağmur vaat edildi
Güzel aşkların yaşanacağı topraklar.
Umut dolu, heyecanlı bekleyişler
Aşka aç bedenler
Sigaraya baktım ateşine ve dumanına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!