Yıl ikibin onbir
Ay ağustos,
Gün üç
Farabi hastanesi
Öğle saat onüç civarı
Bir civan daha göç eyledi
Dönüşü olmayan bir yol
Nasıl gidilir, yolu nasıldır bilinmez.
Bindokuzyüz elli dört yılında
Başlayan dünya hayatını
Sonlandırdı.
Adı mehmet ve Emin
Adı gibi Emin,
Güvenilir,
Sözü dinlenir.
Üzmek istemez, kendi üzülür.
İçine atar,
Dertleri dağ gibi büyütür saklar
Eğer başını,
Sıkıntıyı dumanla atar.
Gençliği tığ gibi
Kollar kuvvetli,
İş işleyen,.köyde sevilen
Bileğiyle
Dönümlerce çayırı
Yorulmadan kesen Emin.
Eğitimci.
Eğitici yönü kuvvetli Emin
Yılların öğretmeni
İdarecisi Emin
İnsanlara yön veren
Binlerce talebe yetiştiren Emin
Ayakta dimdik duran
Boyun eğmeyen
Yöneten,
Bilinçlendiren Emin,
İbadetinde kaim olan
Namazı bırakmayan
Riyadan, korkan
Fitneden kaçan Emin
Farabi hastanesi Yatakla buluşturdu.
Dimdik ayakta Emin, Ayakta duramaz oldu.
Gülen yüzü gülmez oldu,Konuşan dil lal oldu,
Pembe olan yanaklar Artık sararıp soldu
Fer dolu anlam yüklü Derin bakan gözleri
Anlamını yitirdi boşluğa bakar oldu
Dünya ya küstü sanki, ilişiği yok oldu
Dudaklar kıpırdıyor. İçim duyguyla doldu
Bir şeyleri söylüyor ama duyulmaz sesi
Arada bir gülüyor. Çoğalıyor nefesi
Pencereye bakarak sanki bir şey görüyor
Melekler ziyarette onu hazırlatıyor
Öbür alem görüldü, kaldırıldı perdeler
Melekler geldi gitti Yerini gösterdiler
Gözler hep camda idi eliyle sanki gel der
Gülümseyen yüzüyle belki gitmeyi bekler
Yeni mekanı gördü, gülümsüyordu yüzü
Onlarla konuşuyor. Duyulmuyordu sözü
Gösterilen mekandan, dünya’ya geri döner
Başı bize çevirir “Ezan okundu mu” der
“Ben namazı kılayım” açılır eli kolu
Yatağında teyemmüm. Namazla dolu dolu
Bırakmadı namazı kıldı son ana kadar
Dualar eder durur dudakları kıpırdar
Duaları bitince başını sağa salar
Derin nefes alarak biraz uykuya dalar
Canı çok yemek çekti ölmeden bir gün önce
İstediğini yedi, biz sevindik görünce
Bedenine can geldi, konuşma şevki arttı
Konuşması gülmesi ortama neşe kattı
Sonra yine zorlandı nefes alamaz oldu
Ne yapılsa nafile sona geliniyordu.
Son gece Çok daraldı Oksijen yetmiyordu
Doktorlar teyakkuzda çare bulamıyordu.
Doktorlardan isteği Sadece nefes idi.
Ciğerler olmayınca Oda çare değildi
Ciğerler iflas etmiş. nefes anlamsız kalmış.
Rahatlatan ilaçla Artık uykuya dalmış
Şimdi derin uykuda rahatlamış nefesi
Konuşma bitti artık duyulmaz oldu sesi.
Başucuna oturdum bol dualar eyledim
A ğladım etkilendim nefesini dinledim
Uykusuz geçen gecem Düşüncelere daldım
Dualar oldu hecem düşünceme sarıldım
Sandalye tepesinde Nasılda sabahladım.
Her an gözüm üstünde öylece kalakaldım
Nerde eski yılların Birlikte geçen günler
Hatırımda çok anı artık yüreğimdeler.
Aklıma geldiğinde İçim ezilir oldu.
Her resmini görünce Daim gözlerim doldu.
Bunca yıl geldi geçti, Çok zaman ayrı kaldık
Bizim ayrılığımıza kimler vesile oldu.
Heba oldu bu yıllar, Hasretlik yaktı gitti
En sonunda ölümle Bu ayrılıklar bitti.
Üzülenler kimlerdir. Sevinenler varmıdır.
Ayrılığı yapının yanlarına kârmıdır
Üç ağustos kuşluk vakti Nefes arası uzadı
Takibe devam ettim, Aralar arttıkça arttı
Doktorlar geldi baktı Dik yatağı yatırdı.
Artık ümitler bitti kalp cihazı takıldı.
.
Son anlar geliyordu. Yasin okunuyordu.
Gözlerden ipil yaşlar, akarak geliyordu.
Sessiz okunan Yasin Açık okunuyordu.
Gözyaşıyla karışık yüreği burkuyordu
Haber saldım, etrafıma anneme ve eşime
Ağabeyim kardeşime enişteler ve, oğluna
Birden doldu Hastahane. Donuk bakışlar kaldı
Anlamsız koşuşturma etrafa keder saldı.
İçerde sesli Yasin Duyanlar geliyordu.
Eşi ve çocukları Başında bekliyordu
Nabız önce yüz kırk da epeyce devam etti.
Düşmeye başlayınca Ümitleri tüketti
Sonra düştükçe düştü ani düşüşler oldu
Son nefesi gelince bu hayatı son buldu
Göçtün öbür aleme, mekânın cennet olsun.
Sana hakkımız varsa, Kökünden helal olsun
Baki olan yerdesin komşun peygamber olsun
Sende bize dua et, bizlere huzur dolsun
Sen bizim ciğerimiz, Sen bizim kanımızsın
Sen bizim hayatımız, Sen bizim canımızsın
Unutulurum sanma, Seni unutmak olmaz
Boş kalmış bu yerini Kimseler dolduramaz
Dünya hayatı acı, Dünya hayatı çile
Tadı gelip geçici, Acılar geldi dile
Mimilos tepeleri hem sis oldu hem duman
İnsanlar geliyorlar yürürler yorulmadan
Çevirme doldu insan ev geçilmez kadından
Herkes bekliyor seni ağlarlar merakından
Cenazen toparladı, İnsanları bir anda
Duyanlar koştu geldi, Eli olsa da kanda
Uzun yıllar hasretli Görüşemeyenleri
Buldurdu, buluşturdu Görüştürdü meydanda
Bulut sardı her yanı Gökyüzü de ağlıyor
Ağlama feryatları Yürekleri dağlıyor
Eşin ve çocukların mahzun mahsun bakıyor
Annen ve kardeşlerin Karaları bağlıyor.
Çoğaldı kalabalık, Yüzler solgun, üzgün
Geçmiş arkadaşlıklar, Anılar canlanıyor
Aile bütünleşti Millet toparlanıyor
Küslükler mazi oldu Herkes kucaklaşıyor
Ne çok sevenin varmış İnsan dolup taşıyor
Sen gitmiş olsan bile Ruhun bizle yaşıyor.
Dünyada son mekânın Yahya’nın altı oldu.
Anneannem seninle, artık arkadaş buldu.
Ağlayan gözlerimden Akar gözyaşım akar
Artık simana değil Göz mezarına bakar
4-5 kasım 2011 saat 22.00-0.30 arası
Müslim avcıo
Kayıt Tarihi : 4.11.2011 23:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2011 yılının 3 ağustos günü hakkın rahmetine kavuşan değerli ağabeyim Mehmet Hilmi oğlu, Mehmet Emin Avcıoğlu'nun aziz hatırası için kaleme alınmıştır. son üç gününde yaşadıklarımı dillendirmeye çalıştım.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!