Fırtınalar nasıl eser
Yağmur nasıl düşer gökyüzünden
Kardelen nasıl saklanır toprak altında kar beklerken
Hatırlamaz oldum
Düşünemez oldum bu günlerde
Denizin keyfiyle akşamın hazzında bu akşam cunda
Bir seslenişle iki güzel yüzün sevecenliğindeki davet
Tarifi zor dostlukların başladığı an oluyor geceye.
Kırk yıllık dost sohbeti gibi Düşüyor masaya sözcükler
Masaya Yakışan gülmek Gülerken kaynaşan Tatlar
Geliyorsun
Sevinmek yüreğime misafir bugün
Kısacık da olsa hasret sonrası zamanı tadarken
Yalnızlığıma son verecek olman
İki damla da olsa gözyaşımı kurutuyor
Her gün unuttuğumu sanıyorum seni
Sonra bakıyorum ki özlemişim
Uykusuzluğuma adını koymak istiyorum
Bakıyorum turuncu açıyorsun içimde
Sesini unuttuğumu zannettiğimde
Hatıralarım çığlıklara karışırken
Penceremde ada manzarasına alıştığında gözlerim
Sessizlik ve dalgalar düşünmeyi öğretti bana
Üşüdüğümü hissettim bir an
Sonra terlemeye döndü bedenim
Savruluşum belleğime mıh gibi çakılırken
Güzel günün ardında
Bir gün mutlaka buralı olmak var
Buralı olmayı tadabilmek var gönlümde
Rüzgârını göğüsleyip
Cırcır böcekleriyle sohbet etmek var hayalimde
Taş kahvenin dibek kahvesi tadında
Sohbet etmek var eski masalarda
Sanırım duygularının yanılgısı düştü gecene
Bir düşünceyle savrulup
Sessizliğin içinde kaybolduğunda
Merak edildiğini umursamadan
Düşüvermişsin birkaç kadehin sarhoşluğuna
Sen gidersen
Yüzü deniz olur sevdanın
Adımlar ayrılık yorgunu olur.
Ardı dönüş olsa da
Sallanan eller de ayrılığa isyan
Gözlerine bir başka doğarmı güneş sabahları
Attığın her adımla
Nereye gideceğini bilmediğin oldumu
Nerede durabileceğini göremediğinde
Fırtına öncesi rüzgârın esintisini hisseddinmi hiç.
Bu gece düşlerim sevinişim olurken
Uzakların esintisinde bir kadeh beyazlığın kokusuyla
Sigaramın dumanında kahrediyor yalnızlık
Sarhoş olmak isteyen bedenimle
Uykularım kaçıp balkon yeline düştüğümde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!