Bende bu sevdanın elinden şaştım
El yorgun ayak yorgun ben yorgun
Hal’den anlamayanın eline düştüm
Göz yorgun gönül yorgun ben yorgun
Akları çoğalttın bu siyah saçlarda
Aşkın ateşini söndürdün avuçlarda
Şahit olarak gösterdiğin ağaçlarda
Dal yorgun yaprak yorgun ben yorgun
Hani unutmayacaktın bu nemli gözü
Birleştirecektik gece ile gündüzü
Sevdamıza tanıklık edecekti gökyüzü
Güneş yorgun bulut yorgun ben yorgun
Gülüm bende artık düşünce halsiz
Mehmet im yaşarım artık hayalsiz
Bahçemdeki menekşeler dahi mecalsiz
Gül yorgun leylak yorgun ben yorgun
Mehmet çiftlikli
Burnumda tüter oldu bizim yöremiz
Gurbete çıkarken yazıldı böyle hikayemiz.
Derbeder olduk arttı içimizdeki kinimiz
Çileler çekmektir gurbet dediğin yerde
Tütmez oldu artık evimizde ocaklar.
Hayalle kapılır düşte bebesini kucaklar.
Kaçtım gurbete kurtulmadım çilede
yakamı bırakmayan kadere ne deyim
konuşursam kalıyorum bende belada
lal olasıca şu dikenli dilime ne deyim
bir kez ağladın mı mezara dek gülmüyor
Ya millet anlamıyor yada beynim almıyor
NE DİYEYİM KOMŞU KIZI
Benzerin yoktur şu Maraş ilinden
Öyle bir kız ki bütün alemin dilinden
Kabuklu ceviz yenmezdir ki elinden
Böyle biridir bizim komşunun kızı
kışladan haberler başladı durun
gülmekten ne kasnak kalır nede karın
şair kim imiş çıkıp meydanda sorun
safoglunun yazmasından ne haber
..........................................................
menderesi dersen elbistana göçtü
muharrem göçeri köye girerken gördük
selam verip birde halını hatırını sorduk
mezarlıktan dua okumak için mola verdik
fatihalardan hatimi şeriften ne haber
aziz buyur eyledi çay kahve içmek için
Kışlanın kalanlarını tek tek sayalım
Ölenlerden kalanlardan ne haber
Camiye gidip kemal hocaya uyalım
Farzından sünnetinden ne haber
poyraz hasanın anlamadık her sözünü
Cumo hasan ömrünü bahçede doldurur
Kap kara yüzünü güneşten soldurur
Senede üç mahsül birden kaldırır
Tekaiden kartı basıp kaçmasında ne haber
Ugur emre haci derken onları yıldırdı
Toprağımız gitti kalmadı bir mazi
Havamız kirlendi yutturuyorlar tozu
Nasıl unutulur kör kuyu yeni çıktı özü
Gölünden yüzmelerinden ne haber
Heyiklinin başından sümbüller kokardı
Bu şiirimizi eski çobanlara yazalım
Keçesinden heybesinden ne haber
Çıkalım delikli taşa heyikliyi gezelim
Değneğinden köpeğinden ne haber
Amo dayı idi çobanların hepsinin piri




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!