Ben ölmüşüm cahal elinden
...
Ne eyler artık gül, mezarımda gül fidan olmaktan
Gülün gülüşü güldüremez
Gül suyum bitmiş,çorak artık kalpler
Ve hala aynı yorgunluk
Ve hala beklediğim tarifsiz umut
Problemin ve çözümün aynı yerde bulunduğu karmaşık bir mucize
Bu mucizeye hayalin yetiyor
Gerçeklerden kaçtığımı söylerdiler bügün bana
Gerçekler acıymış ve ben dayanayıp kaçıyormuşum
Kaçıp kaçıp içinde senin olduğun hayal dünyama sığınıyormuşum
And the oscar goes to...
Ah yine ben
Ama duydum ki ben,ben değilmişim
Bir başkasının yansımasıymış
Biri yüreğine taş basacağına
Elimde bir çiçek
Gül çiçek
battımı cız eden dikenleri
Kan kırmızı yaprakları
rüzgarda tuttum onu
Soluyordu,üzülüyordum
bırakamazdım tekrar onu rüzgara
Doya doya seyrettim
dünya da en güzel bencilllik
Bir kez koklamaya cesaret ettim onu
tüm kapılarımı kırarak,yüreğime aktı
Aynaya baktığımda,ruhama işlemişti
Ben neydim ona,yağmur mu?
bilemedim belki bir hiç
Yine de ona yağmur olmaya çalıştım
Rüzgar savurdu beni, arşın arşın uzaklara
yalvardım rüzgara küçük bir su birikintisine attı beni
Artık çamurda bi damlaydım
içim kapkara olmuştu
Özendim bezendim ama olmadı
Bir gün isyan ettim yağmura
Dayanamadı
Dört bir yana kıyamet saldı diğer damlacıklarla
nasıl oldu bu tufan bilinmez ama ben deniz oldum
Aktıkça büyüdüm,içimdeki susuzlukla kanadım
Süt annem büyüttü beni
Dört bir yanımdaki tufanlar
Kan,acı,öfkeyle karışıktı sütüm
Koca deniz oldu mu şimdi dev bir okyanus
Bunca su bile yetmezse susluğa
daha ne diyim
İlahlaş sevgili, ilahlaş
Çoktan mabedim oldun
Balıklarımı çoktan kıyı vurdum
Küçük bir deniz kızı hariç
O şimdi ilahlaşan destanımızı yaşıyor
Sonsuz olasıkta bir okyanusta yanlız bir kalp
Sence daha kaç yanardağ söndermeliyim
Kan kırmızı bir okyanus
Yazık
Çok yazık...
Değişim şart,ilerlemek için
Bencillik şart,ne istediğini bilmek için
Demir olmak şart,bir daha yıkılmamak için
Mahremiyet şart,içten çökmemek için
Dokunulmazlık şart,sürgünlere gitmemek için
Ayna bakmak şart,sevgiye ihtiyaç duymamak için
Allah bu dünyayı 6 günde yaratmış ben öyle biliyorum. Ama sonra 7 günde insanı insan yapan bir şeyin eksik olduğunu anlamış.Ve her insana bir anahtar vermiş.Yalnız insanlar anahtarın nerde olduğunu,ne işe yaradığını bilmiyorlarmış.Keşfetmeleri gerekiyormuş.Allah her insanın anahtarını kendi ensesine koymuş.Elini ensene attığında şu an bulamaman normal.Çünkü gözlerini kapatman elini kapalı gözlerinle görmeye çalışman ve elinden gelen parlak ışığı görmen gerek.Bundan sonra elini ensene attığında anahtarı alacaksın ve o anahtar kalp ile akıl arasında ki kapalı bir diyar kapısını açıp yok olacak.
İlk girdiğinde biraz şaşıracaksın. Çünkü görüntüler biraz karanlık. Zamanla alışırsın gide gele. Düşler ülkesinin kapısının ne kadar güzel olduğunu görünce ne yapman gerektiğini hemen anlayacaksın zaten. Sihirli fırçan sana doğru gelecek. Ondan sakın korkma onu yalnızca sen görebilir ve kullanabilirsin bu dünya da. Dikkat kapılar açılıyor. Aman tanrım bu ne beyazlık. Bu ışıltı senin kalbinden geliyor. Şimdi fırçanı eline al. Fırçanın üstünde bir yazı var görebiliyor musun.”Sen ne istersen”.canım ablam sen ne istersen şimdi çizebilirsin.Fırçayı elinde tut ve hayal et.Fırça onu çizecektir.Kalbinde ki parlaklık ona can katacaktır.Neyin nerde olduğuna sen karar ver.Nasıl olsa daha iyi olurdu diye korkma.Dene yap beğenmezsen silersin.Sihirli fırçamız onu da siler hiç tasalanma.Dur o zaman,sana yardımcı olayım.Elini korkak alıştırma.İşte böyle.Bak güneş parlak oldu ışıl ışıl.Senin içini ısıtmıyorsa biraz daha kızıl yapalım.Tamam terledin mi.Biraz daha açık olsun.şimdi daha iyi.Şimdi biraz bulut yapalım.Şuraya biraz bulut yapalım.Bulutların neden mavi olmadıkları düşünme.pembe bulutlar daha güzeldir.Madem mavi bir bulut istiyorsun al bakalım mavi bir bulut.Bu bulutçuk biraz duygu yüklenmiş.bak bakalım bu bulutçuğa ne yapacağız.”bulutçuk bulutçuk sen neden mavisin,herkes pembe,sen neden mavisin”.Aman tanrım bulutçuk tutamadı kendini, bizi ıslatıyor.izninle ablacığım sihirli fırçayı biraz alayım.Şuraya bir bank,evet.Şimdi de şuraya dev bir şemsiye,rengârenk.Tamam şimdi ayaklarının altına küçük tuğlacıklardan oluşan bir yol.Bu bizi banka götürecek.”korkma yürü ablacığım bunların hepsi gerçek”.Evet işte bir bankta yan yana oturuyoruz,biraz toprak,biraz hemen büyüyen çimenler,biraz güller koyalım sana benzeyenlerden olsun,sarı,beyaz ve kırmızı,biraz börtü böcek,karşı tarafa biraz ağaç.Toprak kokusunu alabiliyor musun,nereye uçtuğunu bilmeyen kelebekleri görebiliyor musun.Daha sonra buraya hayatının aşkını getirebilirsin.ben izin veriyorum.Sonra ben de hayatımın aşkını çizer senin düşler ülkesine benim düşler ülkesinden misafirliğe geliriz.Benim yumurcaklar biraz yaramazdır.Onlara bir oyun bahçesi yaparsın değil mi.valla yapmasan benim fırçayı alırlar senin düşler ülkeni oyuncaklar ülkesine çevirirler karışmam bak sonra.Ne de olsa babaları kadar zeki anneleri kadar cıvıl cıvıl ve güzel çocuklar onlar.Onlar düşler ülkesinin masumiyetinive daha birçok güzellikleri alan çocuklardır.Tıpkı burada yaşayan herkes gibi.
Ara sırada kendimize sıkılmaz dostlar yaparız.Birlikte oturup huzuru dinleriz.Seni biliyorum yaptığın güzellikleri benimle paylaşırsın ve güzel bahçeni bize gezdirirsin.Çardakta oturur sadece senin bahçeni bile izleyebiliriz bir ömür boyu.Ama ben bahçede ki güzelim meyvelerden kendimi alamam haberin olsun.Biraz oburumdur.Bir şey olmaz demi,sen yeni meyveler yaparsın.Çocuklar için üzgünüm bizim küçük oğlan senin bahçeni ne hale getirmiş.benim kız ve senin kızın iyi anlaşıyorlar değil mi.Ben iyi oyuncak bebek yapmasını bilmiyorum diye seni bana anlattı durdu.Sen neden seda halam kadar güzel bebek yapamıyorsun diye.Bugün ona güzel oyuncak bebekler yapmışsın teşekkür ederim.Bugün çok acayip bir kelebek bizim düşler ülkesine geldi.Süper güzeldi bizim çocuklar gün boyu onu kovalayıp durdu.Onun için,mesajın bize biraz geç ulaştı,üzgünüm. Bizim hanım avuçları ile bir yakaladı.korkma kelebeğine bir zarar gelmedi.Çok beğendi,pikniğe gelince senden tarifini isteyecek sakın verme.Çünkü ben ona 3 öpücük karşılığında daha iyisini yaparım dedim.Oda “seni ukala dedi öpücük möpücük yok sana dedi”.Sanırım biraz duygusal zamanlar geçiriyor.Hep daha fazlasını istiyorsunuz siz kadınlar yok musunuz dün yaşadıklarımızdan bir gün daha istiyor bende çocuklarımızın eğitimini tamamlayım öyle dedim biraz kızdı.Oysa daha dün alp dağlarının eteğine venediği koydum.Yanını da senin bahçen(sadece esinlendim o kadar kızma senin kişi kadar güzel olmadı) , sandalda birlikte, mum ışığı ve çok eskilerden bir beyaz şarap yanında kendi pişirdiğim tavuk salatası var(hanım efendimiz diyetteymiş burası düşler ülkesi dedim dinletemedim eskiden kalma bir alışkanlık olsa gerek bende karışmadım sen benim canımsın onun için çiğ bile yerim tavuk salatasını dedim mucuk mucuk tabi) tabi birlikte çok güzel bir akşam yemeği yedik.Yemekten hemen sonra dans ve hemen ardında gitarımın sesi.Sandalımız biraz geniş :) .Gökyüzü yapmaktan üstüme yoktur bilirsin.Bol yıldızlı bir geceydi.Sürekli yıldızları kaydırıp durdum.Her dileği benden bir öpücük olduğu için sanırım biraz fazla öptüm.Kolay değil Gökte yıldızların yarısını tükettik.Tabi öperken zaman kavramını da unuttuğum için,haliyle biraz çok sevmiş olacak o günü.Neyse çok konuştum galiba sonuç olarak bizi davet etmiş olduğun pikniğe geliyoruz.Sakın şarap yapma,biz getireceğiz.Dünden kalma bir sandık şarap var m.ö 20000 yıllık.tadı çok güzel.Ancak 6 sandık bitirebildik.7 sandığı sana getiriyoruz.Hadi kal sağlıcakla.Tüm düşler senin olsun
Hala neden korkuyorsun?
Sevmekten, kaybetmekten…
Neyin kaldı ki aciz bedeninden başka
Boşa neler vermedin ki
Ne kazandın?
Bunca zaman kaybettiklerinin hesabını yapmadın
Ben her oyunu oynamam
Vurdu kırdı olacaksa
Düşmanda olmalı
Kuralda tanımam
Aşk oyunlarına hiç gelemem
Giriş
Akıl sensizliği hazmemedezken
Gönül sensizlikle yanarken
Ben nasıl katlanacağım bu zamana,
sensiz bu mekana,sana benzemeyen bunca insana
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!