Ben seni paranın satın alamayacağı duygularla sevdim.
Sense parabolların arasına girdin.
Kimbilir, ne pişmansındır.
Şimdi el altında kayıyorsun.
kaydıkça batıyorsun.
battıkça kayboluyorsun.
Sana gelen yol uzak değil,
Belki kolay aşılmaz,
Ve dağdağalı bir yoldur.
Ama uzak değil seni aramak:
Aşkın gözyaşlarıyla
ıslanmış sineyle seni aramak...
Aç ve susuz bir varlık ki,
Sol memesinden kan akar,
Fırat'ı kıskandırırcasına,
Denizleri taşırırcasına,
Durmaksızın kan akar.
Kan durmaksızın akar.
Ansızın bir ağırlık çöker üstüme,
Bir çığ gibi belimi büker,
Sensiz olduğum zaman,
Deniz gözlerine bakardım eskiden,
Bazen sıcacık
Bazen kaplan gibi ürpertici
Kapalı bir kutuydum,
Açıldım sana geldim.
Hab-ı gaflet içreydim,
Uyandım sana geldim.
Koptum can dostlarımdan,
yolumuz uzak, bitmez gibi
dönülmez yoldur
yükümüz ağır , taşınmaz gibi
gönlümüz boş, dolmaz gibi
avcı bir gönüldür
ala geyik avcısı
neden geldim dünyaya,
neden gideceğim,
keşke anlasam!
ne mutluluk rüzgârından eser,
ne sevgi bağlarından bir sır.
Biliyorum birgün ölürsem
Mezarımı kargalar deşer,
Kurtlar beslenir,
Kemiğimden arda kalan etlerden.
Ne bir soranım olur ne de ananım,
Yapayalnız toprakta,
öyle biryer düşlemekteyim ki
kirlerden ve paslardan uzak
ne bir ayıp işlenir orda ne de yasak
temizdir insanları kalpten yana
kurulmaz eşe dosta tuzak
düşünceden yakın
hatayı başkalarından yakalamak isterler,
hardal tanesi kadar ufak olsa bile,
işte böyle aşağılık kimseler, görmezler hatayı,
kendilerinde kocaman karpuz olsa bile.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!