Zamansız bir sızı yapışır sol yanıma.
Gecenin siyahı esir alır tüm benliğimi
Yüreğim bitap düşer gecenin karanlığına
Maviye hasret uykulara yumarım gözlerimi
Ve gece alır beni benden..
Koynumda beslediğim Sen’li düşlere düşer yolum.
Şimdi!
Şiirlere gömüyorum sevdamı
Hak olan Rabb’in adıyla başlayarak.
Sensizliğin sancıtan ızdırabıyla,
Satır aralarına terk ediyorum Sen’li düşlerimi..
Ve son mısrasına nakşediyorum şiirimin
Biliyorum!
Haykırışlarımı duymayacak kadar, sağır yüreğin!.
Ve, sevdamın sıcaklığını hissetmeyecek kadar, soğuk ellerin!..
Vakit Eylül'dü,
Mevsim sonbahar.
Bahar görmemiş öksüz bir aşkın hazan yeline karşı son çırpınışlarının demleri!..
Ve kaçınılmazdı artık;
Sararmış umutların bir bir yürekten düşmesi.
Değmişti bir kere sevdaya, sonbaharın zemherir soğuğu elleri..
Geçtim ben herşeyden..
Aşktan, sevgiden.. Herşeyden...
Yegane isteğim var artık senden.
Gözlerin...
Yüreğimi cehenneme çeviren o cennet gözlerin!..
Yorulur mu insan sevmekten?
Yoruluyor işte, öksüz bir aşkı taşıyorsa yüreğinde...
Issız bir gecenin en ortasında,
Herkes dalmışken uykulara
Ben usulca uzanıp senli düşlere koyuluyorum
Ve alacakaranlık sarmışken ruhumu
Bir ah çekiyorum
Bin ah düşüyor nasibime
Sus gönlüm!
Öyle bir sus ki,
Sükûtun meydan okusun bütün çığlıklara.
Sus ki utansın haykırıştaki kelimeler..
Utansın, sesine ses katmayan cümleler...
Yazmalı dedi şair,
Bir şiir yazmalı.
Susmalı kelimeler,
Aşk’ın feraseti konuşmalı..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!