I.
/Elleri ellerimde kanayan,
yüreği tenimde dul
dün gece koynundan
kovdu İstanbul/
Bugün yüreğimi terk edip gidişinin dördüncü yılı
Acım dindi diyemem ama
Alıştım yokluğuna
Gidince sen;
Sudan çıkmış balık gibi
Kalpten gelen bir sesle, evrenin nur Gül’üne,
Sarayları yıkarak yetim doğdu Efendim!
Salat selam getiren gül ile bülbülüne,
Miraçta müjde olup namaz dedi Efendim!
Sidretül Münteha’da o çok kutlu erişim,
Şimdi Gül’ün yolunda çok daha kolay işim!
Aşkları yağmurla gelen gönüllerin
Islak kaldırımlarında düşürdüm yüreğimi
Aksak bir şiirin rahminde
Ayrılığa şahitken Mem-u Zin
Faili belgisiz gönül hikayemin yazgısı
elinde ustaca işlendi Ahmedi Hani’nin
/İsteseydin sevdamı bulup gelirdin Çinden
Kapında sabahlardım geçirseydin içinden/
Bir gece avuçlarına bıraktığım ayrılığın yankıları çınlıyor kulaklarımda
Gecenin yarısı yalnızız
Bu kez sustum dinliyorum sadece seni.
Taner Söylemeze...
/Bu karanlık; güneşin anlına çalınmış is
Yüreğimde adamlığın duruyor Reis/
Sana bu şiiri;
Şarkılarda yaşlanır kızım
Dilinde bin sevda ölürde
Yüreğinde bir sevda doğar insanın
İnce bir sızı gibi yağar damlalar
Uzak değil ölüme bir nefes kala da düşer insan
/ Kendimi sana bırakışım teslimiyet farkımız
Ben bunca dik durmasam olur muydu aşkımız /
Bu aşk; kıyısında durduğum
Bir uçurum doğuracak
Yaprağıma yüz vuranı
Ağabeyim Süleyman Akdeniz’e ithafen
/ Şimdi suçlayabilecek tek kişi kaldı
Bu yaşananların da bir sebebi vardı/
Söz sükûnete dayandı
İki koca yılı bırakıp geride
Ha geldi ha gelecek derken
Gözlerim hep gireceği kapıdaydı
Salınarak gelirken karşıdan
Gözlerimden, giderken bıraktığı acı düştü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!