uludu; ağız dolusu kabadayı,
ne de çirkef imiş hergele.
böyle dalaması, böyle azması; ettiğimden dolayı,
itin kuyruğuna basmış oldum birkere...
Boş ver microfonu unut kürsüyü
Biz bizden ayrılmış küsmüş gibiyiz
Sanki kulaklara kaçmış kar suyu
Kendi çalar kendi oynar gibiyiz
bizim millet uzunu sever,
değilse uzatmayı
sündürüp sündürüp uzatmayı sever
ömrü uzun ister
Belliki ey Dünya yük oldum sana
Ben silkip atma vakti mi nadir
Her nefeste zehir yükledin cana
Beni def etmenin vakti mi nedir
Bahçıvandım hasret kaldım bağıma
Tarifin var mi; nasil edeyim.
Eşin, benzerin yok;
teksin.
Özelsin.
Ne diyeyim;
Acadağ'dan Göcebel'in seyri kadar
Cahile diyecek sözüm kalmadı.
iftirayı hüner bilmiş, börtüyor.
Dünyada güneşe lüzüm kalmadı.
Hainin yalanın, mumu yetiyor
Farklı oluyormuş tepelerde havalar.
Nefes değişiyor, nabız değişiyor.
Aşağıda ben gibi gariban;
yukarıda, çalım değişiyor, ağız değişiyor...
Başka olurmuş; suyu otu yaylak yerin...
Hangi galakside yıldızdın
Hangi gezegenin güneşi
Bir ışıdın dünyama
Gözüm yandı
Gönlüm tutuştu içim yandı
Dayanamazdı kalbim böyle yanmalara
Tohumun topraktaki sabrı
Işığı bilmektir
Kozanın kendini parçalaması
Nura ermektir
Hey canım hey
Pervane bilmez mi
beni harla;
ateşınde yanmam gerek.
bana bak;
yandığımı görmen gerek.
yangınımda kendını görmüyorsan;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!