Ezilmiş tümcelerden ayıkladım onu ben,
aşağılanmış imgelerden kaçırdım.
Ve sonra;
Sondan eklemeli bir dille yazıp
Sevincimin simgesini kattım adın-a.
Aylina...
'Sıla'dan'
Gözlerini çizdim yanık bir türküye
Her söylediğimde dolar gözlerim
Türkü biter kapanır kirpiklerim
Dizelerden ela gözlerine bir ağıt başlar
Hayatımı düşündüm
sen varken
ve
yokken;
tarih kitaplarında
milattan önce
Ben yaşanmamış anılarımın özlemiyle eski bir resim gibi yanarken sen bir heykel asaleti ve güzelliğinde susuyordun… Gizli bir yas gibi büyürdü sessizliğin. Gözlerimdeki sonbaharı saklayacağım sen gelene kadar. Gömleğimden bir düğme daha koptu bugün. Bugün her şey biraz eksik, biraz da kar beyaz. Şimdi gözlerini kapat ve hisset. Bir çığ düşecek sayfalarına birazdan…
Hani bilmesem seni, hani rüzgâr getirmese bana kokunu, her nefes alışımda işlemesem seni ciğerlerime, kalbimin ritimsizliğine inat edercesine; bir sen, bir de ben diye atmasaydı yürek, her şarkı, her şiir bizi anlatmasaydı, her yağmurda ıslanan biz olmasaydık, hayallerimin sonunda can toplayıp bulutlar, kan yağdırmasaydı şehrimin üstüne, çoktan unuturdum, alışırdım belki gidişine.
Ama sen bin yıllarca estin kök hücrelerimde, sen estikçe topraktan yaratılan bütün aşklar yeşerdi. Seni beklerken gölgelerde su yandı, beynime sınırlar çizdim, prangalar vurdum mülteci düşlerime. Can damarı kesilirken dokularımın, yumdum gözlerimi avuçlarına, üzerime yalnızlığı örttüm de yattım...
Bir gece vakti yollarda izini sürdüğüm hasretinin yüreğime düşürdüğü özleme krizini tahmin edemezsin. Hüzzam şarkılar yağıyor karanlığın üstüne, ince bir sızı gibi dolaşıyor damarlarımda özlemin. Zira çok öksüz bir melodi gibiyim, dönsen ardını ağlamaya başlayacağım. Sonrasında tanıdık bir fırtına düşecek avuçlarıma ve ben kim bilir kaç şehir öteye savrulacağım...
Beni yalnız bıraktığın bu yolda
Umursamazlığınla;
Gittiğin kadardır nihayetinde üzüleceğim…
Zaten aşk bir uçurumdan düşmek gibiymiş.
Bu yüzden sevgiliye "yar" diyorlarmış! ..
Ellerimden gözlerine akın eden imge topluluğudur bu kalabalık,
bir aşkın göçüdür yüreğimden yüzüne…
Düşün ki leylim mevsim hazandı oralarda
tılsımı üşümüştü aramızda ki şeyin,
saatlerin sere serpe kuluçkaya yattığı o zaman dilimde
Yavrularına uçmayı öğretirken
Avcının saçmalarına hedef oldu
İki ilk,
Bir de fark vardı aralarında
Avcının ilk ördek vuruşu
Heyecanlı
Gören de
Sevincinden gülüyor zannedecek
Oysa
Gülüşlerinin altından gözüken
Derin acılarını herkes görüyor
Bundan sonra gülerken
Hep en iyisini isterdi
Hep en yükseğe çıkmayı
Kuş olmayı dağların tepesinde
İnsanlara yüksekten bakmayı
Hatta biraz da abartarak
Dürbün olmayı Kız Kulesinde
Gülümse
Dağılsın gökte hüzün kokan bulutlar
Yeryüzü bahara merhaba desin
Gülümse
Yeşersin yüreklerdeki solmuş umutlar
Kelebekler ve kuşlar sana özensin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!