Mayıs’ında yaylalara göçülür,
Temmuz’unda ekinleri biçilir,
Dört mevsimin soğuk sular içilir,
Havası, çemeni, suyu başkadır.
Sohbetler kurulur kahve önünde,
Üşüdüm, ellerim titredi bugün,
Gündüzler bir anda karardı anne.
Hasretin bunca yıl gönlümde sürgün,
Ayrılık; o en zor karardı anne.
Bir lahza hayalin dünyaya değer,
Gözümde tüllenir o eski çağlar,
Firakın durmadan bağrımı dağlar,
Ferhat’a yol vermez şu zalim dağlar,
Şirin’in can yakan figanı sende.
Düşman geldi kapımıza dayandı,
Kefenin biçerler üç arşın boyu,
Kazarlar önüne koca bir kuyu,
Üstüne dökünce buz gibi suyu,
Anlarsın dünyanın ne olduğunu.
Vücudun morarır, dillerin kurur,
BİR YUDUM HİCRAN
Düştüğün dem gönlüme hep ismini anarım,
Bin bir ümit hissiyle uzayan yollarımda,
Firkatin yangınında kor misali yanarım,
“Gecenin karanlığı titrerken kollarımda”,
Gönül senden elini çektiği andan beri,
Karanlıklar içinde dipsiz kuyulardayım,
Hicranın ülkesinde bir ileri bir geri,
Bu işin sonunda ben, korkunç bir zarardayım.
Ötelerden bir sese, bilsen ne çok müştakım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!