ŞANLI DESTAN
Dişler gördüm kötüklere geçmiş.
Mermiler gördüm birbirine girmiş.
Bu öyle şanlı bir destan ki,
Mehmedim yedi düvele kükremiş.
Adına Çanakkale denen diyarda,
Yüzbinlerce aslan yatar bağrında.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedim yedi düvele haddini bildirmiş.
Asker kalmadı cephede bitti on altılılar,
Emir çıkarıldı: “On beşliler askere alınalar.”
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedim süngü süngüye vuruştular.
İngiliz çıkmak ister karaya, hayli kararlı,
Yukardan bakar Devlet-i Aliye'ye, alaylı alaylı.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedim verdi canını çiğnetmedi vatan toprağını.
Çanakkale'de Müslüman omuz omuza çarpışır,
Küffar öldürmekle bitmez öldürdükçe çoğalır.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedim ölür yerini öz evladı alır.
Çanakkale'ye mermi taşır tunç yürekli annem,
Geçilip boğaz kirletilmesin diye namahrem.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedimi kınalayıp cepheye gönderir validem.
Çanakkale'de cepheler arası mesafe birkaç metre,
Süngü olmuş parlar ezan okunan minare.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedim elinde Kur'an okur ve yürür şehadete.
Yemen'den gelmiş Hüseyin oğlu Hasan,
Diyarbakır'dan gelmiş Ali oğlu Osman.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedim duymuş savaşı gelmiş ta Şam'dan.
Bedir aslanları meleklerden yardım aldı,
Çanakkale'de de görünmeyen ordular vardı.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedimin yegane yardımcısı yaradandı.
Çanakkale'de koca bir nesil toprağa verildi,
Peygamber ocağı tekbir sesleriyle şenlendi.
Bu öyle şanlı bir destan ki;
Mehmedimi cennette karşılayan Peygamber(s.a.v)di.
Kayıt Tarihi : 19.1.2018 03:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!