suların güneşe aktığı günde mi
azrailin canına ölüm yaklaştığı anda mı
ayrılığın sonu yokluğa düştüğü yerde mi
gözlerinin korkudan fırlayacak gibi olduğu anda mı
bilmem nedir hangi mekanda zamanda hatırlarsın beni
akşam olur karanlığa kaldığımda
gözleri gözlerime dokunan zalim
Firavundan sana mı kaldı zulüm
Tarih düşmedi senin gibisini kayda
Unutturdu adın leylayı ebu cehili
Adın nerde bak,
Bir körpe goncasın kışıma geldin
Göklerde savaşırdım senin adına
Hangi bahire gitsen bulursun
Senin için yelken açtım, savaş açtım
Nerdeydin
Her dağa seni anlattım
Taşların karları erittiği yerdemisin
Ufukların kızıl kan akıttığı dağlardamısın
Güllerin nergislere ağladığı gölgelerdemisin
Babilin bahçelerinin yandığı çağlarda mı kaldın
Alnında sitare oturan yanağında gül döken nerdesin
Tutuştuğu günde taşların bağrı
ufukların ötesinden titretir içini bir çağrı
bakarsın sağına soluna annen görmez seni
ayakların bağı kopmuş tutmaz seni
gök kızıl gonca gibi açar
serinlik veren sular onlarda yanar
Özlem ateş olup küle döndürdü filizleri
Zehir döktü yaprak,dal kırıldı
Lal oldu gökler,yıldırımlar karanlıkta kaldı
Esmiyor artık meltemler gökler ateş oldu
Mihenk taşı kırıldı elmas taş,cam yakut oldu
İntizarın şimdi bir şirpençe gittiğin yerde
Beyhude dolaştığım yollar usandı
Efsunlu baktığım bulutlar yandı
Turisina gibi gezdiğin yollar kapandı
Ülfet peyda etti yalnızlığımın yıldızları
Leylaklar düşerdi kirpiklerinden onlarda soldu
Oysaki ben seni gördüğümde bir volkan yanardı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!