Gözlerinden içime sayısız hüzün aktı.
Gözlerimden içine sayısız merhem yaptım.
Sen inci inci dökülürken kavaklar altında
Dünyadaki tüm ağaçlar ben oldum
Belki gelir gölgeme saklanırsın diye.
Peşimi bırakmayan bir belaydın belki de,
Ve şimdilerde dilimde dolaşır ağaç dalları
Yeşerir gibi tüm gerçekler gözlerimde
Beklemek gerekir geceleri
Çünkü güneş kapatır yüzlerin hiç çizgilerini
Aydan karanlık mı beklenir demeyiniz
Yalanıdır güneşin her lâhzası
Pencereyi açtım o sabah.
Hava meramını çoktan dökmüştü,
Fırtına şehrin âfakında.
Sen; o sabah , o fırtınanın geleceğini bile bile çıktın dağın koynuna.
Rüzgarda savrulan bir yapraktın.
Zira yaprak rüzgara aşıktır, bilmez savrulduğunu.
Çıkar güneş ufka kavuşurken hüznünü aramaya.
Yollar uzar,
Güneş yükselir,
Toprak uyanır,
Kefem dolu bugün, iki büklüm aşıyorum tepeleri.
Ayağıma bir taş deyse kefem olur bana çare.
Başıma güneş geçse kefem başıma gölge.
Bir fırtına kopsa kefem sırtıma hırka.
Tepeler sivri sivri, ayağımda sayısız iğne.
Canımı versem, serseler yere geçseler üzerimden kırk bin atlıyla
Gözlerimdeki fer çıksa yayılsa kırk bin şehre aydınlığıyla
Dilim lâl olsa kelimeler çekip gitse uzaklara dermanıyla
Bir ahuzar gelir matemlerime çıkarır gözlerimi topraklardan
Zemheriler sarsa kırk bin şehri beyazlarıyla
Kaçmalıyım aslında sizden,
Tabanlarımla döve döve asfaltı
Koşmalıyım ardıma bakmadan.
Fakat, lakin, ne var ki hiç mecalim yok buna;
Öylesine yorgun ve kırgınım.
Üşüyorum ama yorganın altında.
Buza kesmiş ayaklarım; ellerim, dudaklarım yarık yarık.
Karanlıkları sevmem ben aslında ama ısıtmıyor güneş beni , boşuna değil gece şarkılarım.
Derdim beni anlamanız değil, hiçbir zaman olmadı.
Ben sadece ben gülünce siz de gülün istedim!
Bir yalancı çıkıp öyle demişti: "Gülmek bulaşıcıdır!"
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!