bir elektrik kaçağıdır o
ona dokunmak
onunla dans etmeye kalkmak
mayınlarla oynayan
savaş çocuklarının yaptığından
daha az çılgınca değil...
Tutunmaya çalışırken hayatın kollarından birine
Umarsız uzaklığına düşüyor gözlerim
Kurtulmaya çırpınırken esaretinden gözlerinin
Saçlarının karalığına dolanıyor kaçışım
Sesinin nikotin bağımlılığını arzularken ansızın
Bir mezar yeri sessizliğine gömülüyorum her adımda…
Herkesin varlığından haberdar olduğu
Ama kimsenin kabullenmediği
Uzak bir şehrin
uzak insanlarıydılar
Aynı havadan yağmur yiyen
Aynı toprağa çıplak ayakla basan
değil ömürlük
hiç bir aşkım yıllık bile sürmedi
hiç bir rüya
bir ömür sürmez çünkü....
yaşandı zaten yaşanacak
ne varsa....
Bir ses duyulur gibi oldu sanki
paslı demir sesleri sonra,
irkildi çocuk
zincirleri çınladı pas sesinde
bilekleri acıdı çocuğun
acıdı kendine……
Sözün kilitlendiği noktadayım
Artık bakışlar tek çaredir
Talanları anlatmaya.
Okyanusun dibindeki anahtarı,
Kaf dağının kraterine mi,
Lut Gölü’nün en balıklı yerine mi,
Gidişinin kaçıncı yüzyılındayım
Kaç bin tel saçım kara benzedi
Kaç milyon ton ağladım
Kaç milyar hücrem yenilendi
Kaç kardelen kaç kar tanesini yırttı
Biliyor musun?
Yılların hüznü çökmüş
Kirpiklerinin kırılgan ışıltısına Anne
Saçına düşen her ak tanesine
Gencecik bir ölüm
Yetmedi
Yakılmış bir coğrafya iliştirdin biliyorum...
Seni
Bir akşamüstünün griliğiyle
Seni
Bir kentin gece sessizliğiyle
Seni
Kalabalıklarda çırılçıplak dolaşan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!