aydınlığın köreltici ışıklarında
yıldızların söndüğü zaman çukurunda
sarılmışım rüzgara fikrimi
ufkum üstünde kara çizikler
karanlık görmemiş gözler
ve eller kara eller
Kefenim, ıslak bir damla tanesi
Yüreğim, cam parçalarıyla taaruzda
Ömüre denk idi sevgim alçaklarda
Benliğim simasız bir tercüman
Afladım renklerin en güzeline
Kainat serpilmiş sesinin tatlılığına
Musluklar sensizlikte vuslatta kan kusturur
Kayıp acılar dayanmaz rahatlılığına
Senden akan gülüşler maşukları susturur
Renklerin şahitliğini kancıklarla bağla
Başladım başlayalı aklım dipte
Körfez sessizliğinin esen ılıklığıda
Yüzün göğe vuruldu ve gök mavi
Işıldı senden yansıyan gülüşler
Yorgun hayaller gerçeğe susar
Terk edilmiş sözler inçi tanesi
Yetim duvarlara hapis bir fotoğraf
Kırıkları dolduran yapay saksılar
Belirdi şimdi içlerdeki tohum
Uslandım artık Sahra'lardan
Tilki postunu toplamaktan
Bir sırtlana kurban olmaktan
Nefes alıp seni anmaktan
Yüreğe ferman dağıtmaktan
Şahsiyetsiz vurgunlar içinde
Bekliyoruz namlunun sesini
Mumcuların bitmeyen ateşi
İçlerde bıraktı bir fotoğraf
Kanatsız melekler gelir
Alevler
Çepe çevre yangınlar
Yüreklere acılar
Memlekete fermanlar
Ellerde küle dönmüş vicdan
Denizlerde kalmadı mercan
Hangi sabahın soğuğudur bilmem
Bilmem kaç defa güneşi beklerken
Üşüdüğümü
Kıraçlar ile aynı yastiğa baş koyduğumu
Bilmem defalarca mı kırıldığımı
Hiç kullanılmamış gözyaşı gibi
Gel yıllarım matem sardı ellerimde
Gel ellerim tutmaz oldu seni
Gel ki cümlei âlem bilsin sana yandığımı
Bir damla suyunda canlanacağımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!