Meftun-u Efsun Meftdun Oldu
dünyaca meçhul şair meftun-u efsun,
idam edilerek ''mefdun'' oldu.
bir kara gözlüyü gece gündüz düşünmek
suçundan yargılanırken
bu davadaki cezasına razı iken
hakim huzuruna çıktığı gün
gıyabında görülen başka bir davadan yakalandı
ve idam edildi.
infazı klasikti:siyah zülüf kemend oldu,
kirpikler ok oldu.
elma ağacında dara çekildi
elmalar kadar kızıldı
ve de renginde ne kadar haklı olduğunu
bir kez daha anladı.
en büyük suç kara gözlüyü düşünmek sandı
ama kızıl olmak en büyük suçtur birkez daha gördü.
halbuki yüreğini çırılçıplak bir delil gibi sunmuştu
halbuki hiç yalanı yoktu
ama en büyük suç delili o kızıl yüreğiymiş gördü.
ıhlamurlar kokmuştu halbuki
nar çiçeği açmıştı
iğdeler coşmuştu halbuki
son bir müdafa yapacaktı oysa,
onyedi yaşının acemiliğine bürünmüştü
en sevdiği spor ayakkabılarını giymişti
elleri acemileşmiti
savumasına hazırdı
ama başkaymış dava
her zamankiymiş suçu
ta bedreddinden
ta hallacı mansurdan
ta derisi yüzülenden beri
ta spartaküsten beri işlenen suçmuş işlediği.
öldüğüne yanmadı da
hükmü veren hakimine şaştı
daha genişti sanki onun ufku
yok bir hata olmalı
bilirkişiler onu yanıltmış olmalı.
istese onu da kızıllaştırmayı bilirdi halbuki.
ankaraya gelmişti bir kaç kez
bir kaç çocuğa dünyayı sevmeyi öğretmişti
biri galiba efsunla aynı okuldandı.
çocuklar ona inamıştı
sonuna kadar güvenmişti.
efsunu da inandırabilirdi yapmadı
ilahi adaletine güvendi.
en sevdiği ağaçta dara çekilen
kaderi olan-renk elmalarla sallanan
aşığı-renk gözlere vurulan
hiç sitemsiz ölüyor
şükranlarla soluyor
hac yolunda ölen karınca
kabeyi suçlar mı
senin öldürdüğün aşık
öldüğüne yanar mı
başkasın bambaşkasın
başkadan da başkasın
ah nasıl vazgeçilmezsin,
nasıl da geri dönülmezsin
nasıl da esmersin
sadece sende olan
sadece füsun olan bir renksin
nasıl da tarifsiz füsunesmersin.
seni anlatacak şiir yok
tarifin edecek şair yok
dil yok ekol yok
seni alatmaya yeni bir dil lazım
diller değil delilikler lazım
yok olmuyor
güzelsin demek yetmiyor
yok güzel değil
yok başka kelime lazım
insanoğlu ne aciz
ne acemi şu şairler
ben olsaydım şairin,
bak ne diyorum
kulağını yaklaştır,
ben olsaydım şairin;
dillerin miladı olurdum
güzelliğinin peygamberi olurdum
bak sana ne diyorum
güzelliğinle şahlanarak
yıldırımlarla södürürdüm
şu aciz şairlerin aciz sözlerini.
nasıl da yıldırımsın
nasıl da şimşek,
nasıl da keskin kılıç gibi aklın
nasıl da bahar yüreğin
nasıl da efsunlu o saçının ikiye ayrıldığı yer.
nasıl da çok saçsın
nasıl da kadınsın
tanrıçasın ilahtan kutsalsın
kitaptan daha efsunlusun
nasıl da
nasıl
ne kadar kelime
nekadar şiir söylesem de
tek bir kelime kalıyor:FÜSUN
saçını tarayışını görmesem de
yatışmayan o bir teli düzeltişin
yürüyüşün ve yürürken arkadan görünüşün
gözlerinde yıldız fırtınaları
ve güneş doğar gibi gülüşün
işte beni her gün öldüren
sonra yeniden dirilten varoluşun
bir meçhul aşık mefdundur
bu meçhul kabristanda
Kayıt Tarihi : 11.6.2009 11:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!