Andıkça içime hasreti dolan,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Derin bir mâzinin ufkunda kalan,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Belleğimde ilk manzara köyümüz.
Ateş, hava, toprak, billur suyumuz.
Burada can oldu şu beş duyumuz,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Çocukça duygular ne tatlı anı.
Taptaze baharın en mutlu yanı.
Nerede o günler, o demler hani?
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Bir canlılık vardı güzel köyümde.
Bostanda, tarlada, harman yerinde.
Ne izler bırakmış bakın derinde,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Pınarın başında sıra söğütler,
Hatırlı olurdu çobanlar itler.
Uyku uyutmazdı pireler bitler,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Yaylakadan serin rüzgar eserdi.
Lâle beli geçitleri keserdi.
İki kaş’ı ufukları delerdi,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Ne sıcak olurdu ahır sekisi.
Tandır dumanları, teslik kokusu.
Minicik kalplerde sevdâ dokusu,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Hedikler kaynardı, seten dönerdi.
Kızlar tokmak sallar soku döğerdi.
Koyunlar, kuzular aşkla melerdi,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Bir şeyler arardık tren yolundan,
Kimimiz sağından, kimi solundan.
Gönlü boş dönmezdik umut turundan,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Nerede büyülü kaval sesleri?
Nerede dağların eşsiz süsleri?
Nerede çocuğun renkli düşleri,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
Uzaklarda kalıp görünmez olan,
Ne yapsak, oraya dönülmez olan.
Yaralı gönlümden silinmez olan,
Hey gidi çocukluk yıllarım hey hey!
05.07.1980
Mustafa YaralıKayıt Tarihi : 5.1.2007 19:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!