Sensizliğin cehenneminde yandım kaal-û beladan beri... Uzadı kızgınlığım bir sonsuzluğa doğrusallıkla... Gidişinin kurşunlarıyla yaşadım sinemde... Gel artık özlemler bitsin. Gel unuttum...Bilirim, ozaman acımadı canın ama, Senin şimdi hala kanayan yaraların var. Benim yok... Nereye kadar bu yaralar. ben de vuruldum sen de... Ödeştik hadi gel. Yeniden ötsün bülbüller gül bahçelerinde... Ve ben yine bir hüseyni patlatayım sen dinle, bir şarkı daha iste... Hüzzam olmasın artık. Gel sultanım kırık sarayımı onar. Saltanatın devrildi tahtın duruyor. gel ey asırlarıma hükmeden tarih... Gel ey iklimleri şaşmış coğrafya... Ruhumun matematiğinde çarparken soluk soluğa, çıkar beni hayal kırıklıklarından artık. Mazide kaldı hepsi... Ya da gelme! Hiç gelme artık!.. Yerin olan mazide kal tüm ihtişamınla!.. Gelirsen eskisi gibi sevemem seni...
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Şiirinizi
beğeniyle okudum
Farklı bir yazım olmuş.
Üstad N.F.Kısakürek'in, "Beklenen" şiirini hatırlattı bana.
Tebrikler Zeynep hanım.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta