Bilerek ve isteyerek
Olmazsa olmazımızdır asla! ...
Gerçektende,ama gerçektende
Tam bağımsız demokratik bir Türkiye diyerek
Son defa sloganlar atıp umuda
Tekmeleyerek kendi sehpalarını
En genç yaşlarında,en ince yerlerinden
Kırılırken boyunları üç fidanın
Suçu ne ki ayların
Ne hakkımız var kızmaya günlere.
Ellerinde düşlerini en yükseklerde tutup
Güneşin sofrasında türküler söyleyerek
Rüzgarlara karşı yürüyen,
Asla iflah olmaz! .
Birer düşbazdılarsa şayet onlar
Gerek yok matemlerini tutmaya
Denizin
Yusufun
Ve de Hüseyinin.
Ve öylece bilinmelidir ki! ..
Bu güne değin,
Her şeye rağmen
En zor yanından durmuşsak hayata
Bundan böyle de,
Herkesce iyi bellenmeli
Yağma yok öyle! ...
Bu memleket ve bu sevda,
Her şeyden ve en önce
Bu coğrafyada yaşayan ülkem insanlarınındır...
.
Kayıt Tarihi : 5.5.2006 13:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!
Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
İşte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!
Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!
NAZIM HİKMET
'onlar öldüler ve güneşe gömüldüler'
Mayıslarda yazmak yeter mi yada birilerinin yüzü kızarır mı ?
Saygıyla
Yüreğini kutlarım sevgili dostum
Bu güne değin,
..........................Herşeye rağmen
En zor yanından durmuşsak hayata
Bundan böylede,
............................Herkesce iyi bellenmeli
Yağma yok öyle! ...
..........................Bu memleket ve bu sevda,
..........Her şeyden ve en önce
Bu coğrafyada yaşayan ülkem insanlarınındır...
Kutluyorum yüreğini..
En zor yanından durmuşsak hayata
Bundan böylede,
............................Herkesce iyi bellenmeli
Yağma yok öyle! ...
..........................Bu memleket ve bu sevda,
..........Her şeyden ve en önce
Bu coğrafyada yaşayan ülkem insanlarınındır...
Anlamlı mesajinizi tebrik ediyorum sayın Güler
Saygılarımla
TÜM YORUMLAR (9)