MAYIS ŞİİRLERİ

MAYIS ŞİİRLERİ

Victor Hugo

Şimdi herşey sevmek fiilini çekiyor
O eşsiz gülleriyle işte mayıs başı
Aşk: neşeli, kederli, günücü ve yakıcı
Yanık yanık söyletiyor yeşeren ormanları
Gövdesine bir dilek kazıdığım ağaçtan
Mırıltılar geliyor ve ağaçcık doğaçtan
Yaratısı sanarak yineliyor durmadan
..

Devamını Oku
Nevzat Çelik

Az dikkat etsene memedim
Sokaklardan toplayıp attığın
Taş değil yüreğin
..

Devamını Oku
Aydın Hatipoğlu

'Betimleme'

Öyle bir bahardı ki

Kentin bütün bahçeleri

Bütün parkları bütün ağaçları
..

Devamını Oku
James Joyce

Danseder Mayıs rüzgârları denizde
Dolanırken beyaz dalgaların üstünde,
Gezinir kıyıdan kıyıya yüzeyde
Köpürür sonra denizle birlikte,
Süzülerek gümüş iplikler gibi havada.
Söyleyin, gördünüz mü benim canımın canânını?
Kutlu gün! Kutlu gün!
..

Devamını Oku
Johann Wolfgang von Goethe

Nasıl şahane parlıyor
Doğa bana asılıyor!
Güneş nasıl da ışıldıyor!
Nasıl gülümsüyor koridor!

Onca çiçekler açıyor
Her bir daldan!
..

Devamını Oku
Oğuz Tansel

Gümüş tekerlekli altın araba
Atları köp içinde
Göklerin buluşması toprakla
Siyim siyim, ince ince
Yeryüzünde dönüp ağar.

Gümüş tekerlekli altın araba
..

Devamını Oku
Onat Kutlar

Kentin dölyatağından bir öğle sonu
mor kelebeklerle doğan siyah apansız
abanoz işlemeli geceydik. İkimiz.
Beklerdik. Nasil olsa bir mayıs büyüsüyle
açılırdı bu şiirin defteri. Her buluşmamız
aşardı sevinçlerin ipine
öpüslerle ayrılığın canını.
..

Devamını Oku
Necdet Evliyagil

Bulutlar dağıldı,
Gökyüzü kavuştu mavisine;
Leyleğin kanatlarında,
Bahar geldi
Güzelliğine..
Renkler tomurcuklandı
Ovasında, dağında
..

Devamını Oku
Edward Estlin Cummings

müge ve mine ve menekşe ve mayıs
indiler kumsala(bir gün oynamaya)

ve müge bir istiridye kabuğu buldu şarkı söyleyen
öyle sevimliydi ki anımsamıyordu dertlerini ve

mine arkadaş oldu karaya vurmuş bir yıldızla
..

Devamını Oku
Robert Desnos

Mayıs ayı çiçekleri
Üç gün içinde açacak
Gülen gözleriyle Marie
Aşığına açılacak.

Sert eliyle okşayacak
Mavi gözlü adam onu
..

Devamını Oku
Yannis Ritsos

Bir mayıs günü bırakıp gittin beni, seni o mayısta
yitiriyorum,
o sevdiğin bahar mevsimi, yavrucuğum, çatıya çıkıp
güneşler içindeki damdan insan dolu dünyaya
baktığında,
gözlerin sağamıyordu bir türlü susadığın o aydınlığı.
O sıcak ve yumuşak erkek sesinle kıyı boyunca serili
..

Devamını Oku
İsa Tekin

Toplumumuz da ve Dünyada bazı ortak günler ve değerler vardır. 1 Mayıs ta bu günlerden biridir. Bu günü bilmek için kısaca tarihine bakmak ve bu konudaki doğru ve yanlışları görmek aynı hataları tekrarlamamak önemlidir. 1 Mayıs işçi bayramının tarihi, amacı ve mücadelesini nasıl verdiğini bu günlere nasıl gelindiğine bakmak gerekir. 1 Mayısın çıkışı; 1880’li yıllarda ABD”nin Chicago kentinde 40 bin tekstil işçisinin kanla bastırılan eylemiyle başladı. Aynı fabrikada 8 saatlik iş günü için eyleme çıkan 1400 işçi işten çıkarıldı. Greve çıkan işçilere ateş açıldı. 4 işçi yaşamını yitirdi. Bu ölüm ve saldırılar işçilerin mücadelesini engelleyemedi. 1 Mayıs 1886’da 350 bin işçi tekrar alanlara çıktı ve grevlere başladılar. 1890 yılında 2.Enternasyonalin Paris’te düzenlediği toplantıda 1 MAYIS ULUSLARARASI BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ olarak kabul edildi.
Türkiye de 1Mayıslar ilk olarak Osmanlı döneminde 1905 yılında İzmir’de kutlandı. 1909 da Üsküp’te kutlandı. 1920 ile 1924 yılları arasında İstanbul’ da kutlandı. 1925 Şeyh Sait isyanının başlaması ve bastırılmasından sonra tüm gösteri ve yürüyüşler yasaklandı. 1 Mayıs 1925’ten sonra yaklaşık 50 yıl Türkiye de kutlanmadı. 1965 yıllarına gelindiğinde TİP ”Türkiye İşçi Partisi” Türkiye Büyük Millet Meclisine 15 milletvekili ile girmişti. Aynı tarihte küçümsenmeyecek ölçüde boyutlanan DİS K ”Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu” gerçeğini inkâr kılınmaz hale getirmiştir.1 Mayıs gibi Uluslararası İşçi Bayramının etkileri Türkiye de gelişen sol muhalefetinin 1 Mayıs İşçi Bayram kutlamalarını yeniden gündeme getirmiştir. 15-16 Haziran Direnişi ve DGM Direnişi 1976 yılında 1 Mayıs İşçi Bayramı kitlesel olarak tekrar kutlanmış, DİSK bu eyleme öncülük etmiştir.
O günlerin siyasi ortamı gerginliklerle, çelişkiler ve çatışmalarla doluydu. Türk solu kendi içinde kamplara ayrılmıştı. Sovyetler birliği, Çin, Arnavutluk ideolojilerinin çatışmaya dönüştüğü, taraflarının birbirlerinin düşman ilan ederek kurşun sıktığı bağnaz bir ideolojiye dönüşmüştü. Bu ideolojik hastalıklar Kürdistan’a olduğu gibi yansımış aynı kaos Kürt bölgesinde de devam ediyorken Türkiye’deki cuntacılar bu ayrılıkları daha da derinleştirerek darbe hazırlıklarına başlamıştır.
Üniversitelerde öğrenciler arasındaki çatışmalar körüklenmiş; Alevi, Sünni mezhepçiliği gerekçe gösterilerek bir çok ilde toplu katliamlar gerçekleştirme provaları yapılmış yer yer bu eylemler hayata geçirilmiştir Safların iyice belirlendiği, karşılıklı küfürleşmeler silahlı çatışmalar ve cinayetlerle “Kan Davası” nın düello alanına doğru “kararlı” adımlarla varıldığı 1 Mayıs1977 günü Türkiye’de aklı başında olan her insan gösteride çatışma olacağını biliyor ve bekliyor durumdaydı. Devrimci nitelikli bir siyasi aksiyon doğal olarak öncelikle düşman güçlerin karşı-devrimci güçlerin saldırısına karşı hazır olmak durumundadır. Ama 1 Mayıs 1977’de Disk yöneticileri ve yandaşları esas olarak ”Maocu faşistlerin” “mümkün ve muhtemel” saldırılarına karşı “ gerekli” bütün tedbirleri almanın zaafı içinde Taksim meydanını doldurdu. 1 Mayısın düşmanı olanlar durmadı. Görgü tanıkları gösterinin son dakikalarında telsizli bazı sivil adamların “alana girmek üzereler, birazdan çatışma çıkacak” dedikleri daha sonrada otelin üstünden ve üst katlarından kitleye ateş açıldığını belirtiyorlar.
2 Mayıs 1977 de Türk basınında şu manşetler atılmıştı.
Son Havadis; “Kızıllar kudurdu.”
Günaydın Gazetesi; “Maocu vatan hainleri işçi bayramını kana buladı.”
..

Devamını Oku
Zeki Nurçin

(22 mayıs 2006 FN- 22 mayıs 2011 BLN)

Bilindiği gibi,yaklaşık üç hafta önce,’’Tanrılar Ülkesinde Aşk’’ adlı romanım kıtap severlerle buluşmuştu.Roman olumlu ve yapıcı bir çok tepki aldı.Bu adı geçen roman 2011 yılının yayın programına alınan ilk çalışmasıydı.Yayın programına göre bu yıl dört romanım yayınlanacaktı.Nitekim programa alınan ikinci romanım olan,’’Tanrıyı Üzdüğümü Meleklerin Ağlamasından Anladım’’ bu ayın (mayıs) 20-25’i arasında okurlarıyla buluşacak.Daha bir önceki romanın sıcaklığı hissedilirken ikincisinin kitap severlere sunulmasına karşın ister istemez bir takım tepkiler aldım.Gelen tepki ve öneriler üzerine 2011 yılı yayın programımı kapatmam gerektiğini düşündüm.Normalde eylül ayın sonları ile kasım ayı başlarında iki romanımın daha yayınlanacaktı ancak ortalama her ay bir roman çıkarmanın bazı kaygılara neden olacağını da düşünerek eylül ve kasım aylarında piyasaya çıkması düşünülen iki romanımı da 2012 yılı yayın programına aktardım.(Belki yıl sonuna doğru bir tanesi daha çıkabilir,kesin olmamakla birlikte.) Sözkonusu romanlar uzun zamandan beri yazılmış,üzerinde uzun yıllar titizlikle çalışılmış kitaplardır.

‘Tanrılar Ülkesinde Aşk’ adlı romanı dokuz yıllık bir emeğin sonucuydu.Bu mayıs ayının 20-25 tarihleri arasında çıkacak olan ve daha şimdiden adı duyurulan,’Tanrıyı Üzdüğümü Meleklerin Ağlamasından Anladım’ romanı 2006 yılının mayıs ayında yazılmaya başlandı ve gün gün yapılan gözlemlerin analizlerini içerir.Roman kahramanı El Adam’ın yaşadığı talihsizlikler 2006 mayıs 22’sinde başlamıştı.Romanın özellikle mayıs ayı ortalarında kitap severlere sunulmasını kitap kahramanlarına duyduğum saygıdan yaptım.Bu yüzden bu romanın okurlarıyla buluşma tarihi benim için bir miladdır diyebilirim.’Tanrıyı Üzdüğümü Meleklerin Ağlamasından Anladım’ romanımda (beş buçuk yıllık bir emeğin sonucudur) Bayan Gümüş’ün,kendisini sonsuz seven aşkı El Adam’ı (Yusuf) hırsına kurban edişini darmatik durumları var.Mavi Menekşenin çağdaş destanı bu roman da,Bayan Gümüş deliler gibi aşık olduğu eşi El Adam’ı 2006 yılının mayıs ayında bir gece yarısı evden kovması ile başlayan hüzünlü yılları betimleniyor.El Adam bu vakitsiz kovulma ile yaşadığı ruh kırılmasını kimselere anlatamaz,zamanla erimeye başlar.Kovulmayı içine sindiremez ve herşeyden elini çeker,kendisini benliği içinde yoketmeye mahkum eder.Yaşadığı hüzün beynine (sonunu getirecek) dayanılmaz ağrılar sokar.Geçmişinden kopup gelen çığlıklara yenik düşen M.B Gümüş onun yokluğuna dayanamaz ve büyülü bir hüznün baskısı ve engin pişmalıklarla aramaya koyulur.Ancak onların aşkı bir Alman Yazarın dikkatini çektikten sonra aslında sıradan bir tutku gibi beliren sadakatlerinin derin bir geçmişi ve sonsuz bir aşkla kök salmış olduğu anlaşılır.Yazar Bayan Helenburg,El Adam ile M.B Gümüş’ün aşklarının mitolojik açısını keşfeder ve bununla ilgili araştırmalara başlar.Bulgularını ‘Sadakat ve Mavi Menekşe’ adlı bir kitapta toplar.M.B Gümüş’de aramalarını sürdürür; tesadüfler El Adam’ı hiç ummadığı bir yerde,mavi menekşelerin kabul ettiği bir yerde bulmasına yardım eder ama artık iş işten geçmiştir.Hüznün ve aşkın sonsuz yolculuğu bu çalışma sonradan M.B Gümüş’ün sadakatsizliğinin tablosuna dönüşür; kendisini aşkla sınayan Tanrı’yı üzdüğünü derin acılarla anlar.
..

Devamını Oku
Hüseyin Avdic

Günlerini saymaya ba$ladim Istanbul: Bir Mayis, iki Mayis,...yirmiüc Mayis.
Yirmidokuz Mayis'ta mutlaka benim olacaksin, bugün daha iki-üc Mayis.

Berlin, Mayis 2005.
..

Devamını Oku
Ümüt Güngör

Üç mayıs Turan için yakılan meşaledir,
Üç mayıs Türklük için,
Harekete geçiştir,
Üç mayıs Türkistan'ın kurtuluş müjdesidir.

Volga ile Tuna'nın çağlayan gür sesidir,
Altaylar'dan yükselen Bozkurt'umun sesidir,
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

1 MAYIS.1

Birlik mücadele dayanışmamız
Bir mayıs emeğin bayramı bugün
Ekmek ile barış yaşam kavgamız
Bir mayıs emeğin bayramı bugün

..

Devamını Oku
Ulvi Koçu

Hepimizin hasretle özlediğidir 1 Mayıs. Hepimizin yolunu gözlediği, sloganlar biriktirdiği, türkülerini ceplerinde sakladığı bir isyanın duygusal halidir 1 Mayıs. İşçi Bayramı, Emek ve Dayanışma günü, artık ne dersek diyelim, temelinde ezilen, sermeyeye peşkeş çekilenlerin yılda bir kez hatırlandığı bir gün. Binlerce işçinin kanıyla günümüze dek gelen, ülkemizdeyse 70 lerde özelliklede 77'de efsaneleşen bir miras. Şimdilerde "Resmi Tatil" kazanımıyla iade-i itibarlaştırmaya çalıştığımız bir gün...

2013'ün 1 Mayısına gelmek istersek; köhneleşmiş düzen içerisinde nasılda kimi değerlerimizin yitip gittiğini açıkça görebiliriz. 1 Mayıs kimin bayramıydı? Kime hizmet edecekti? Getirisi ne olacaktı? gibi bir kaç küçük soruyu açmak istiyorum. Öncelikle belirtmek gerekirse alanlarda gövde gösterisi yapmak değildir 1 Mayıs. İşçilerin, köylülerin, emekçilerin, memurların taleplerini haykırdığı bir platformdur en basit haliyle. Oysa dün fabrikalarda çalışan çoğu işçi aynı iş temposuna devam etti yine. İnşaatlarda işçiler yine harç yaptı, kiremit taşıdı, yaşamları uçurum kenarında canla başla çalıştı. Büyük alış veriş merkezlerinde, iş yerlerinde, pazarlarda, yol boylarında yine binlerce işçi, patronlarına emeğini sunmaktan çekinmedi. İşte asıl sorun burada kanımca; sendikaların, siyasi partilerin kendi propagandaları için araç gördüğü 1 Mayıs, gün geçtikçe, devir değiştikçe, kapitalizmin alt kümesi olacak şekilde, kendi sisteminin çelişkisi içerisinde yerini almaya başlamıştır. Bu duruma alışığız aslında, sosyete kadınlarının 8 Mart'ı şaşalı bir biçimde kutlamalarından ne farkı vardı ki 1 Mayıs'ın. Samimi bir biçimde olayı sınıfsal bakış açısıyla değerlendirip alanlara gelen gruplarda vardı elbet, fakat 1 Mayıs misyonunun asıl amacından uzaklaştığını görmemek için aptal olmak gerekir... Umuyorum ki, işçi sınıfı koşulsuz bir birliktelikle kendi 1 Mayıslarını özgürce kutlayacak elbet...

Hükümet diktası altındaki polis zulmünü ise hiçbir harfi yanyana getirerek anlatmak istemiyorum. Keza onlar yitirdikleri vicdan altlarında, yüreklerini yaktığı çoğu insanın gözyaşında ve acı deryasında boğulup gidecekler bir gün. Ama mutlaka bir gün.
Venceremos!
..

Devamını Oku
Ertuğrul Şakar

Ondokuz Mayıs deniz,Ondokuz Mayıs bahar
Eridi yüreklerde birikmiş istila kar
Ondokuz Mayıs Samsun,Ondokuz Mayıs vakar
Güneş yüzlü bir insan,ufka meşale yakar
..

Devamını Oku
Bahattin Ayhan

mayıs akşamları hep böyle ılık mı olur
mayıs akşamları hep böyle ılık
mayıs akşamları hep böyle
mayıs akşamları
mayıs
..

Devamını Oku
İbrahim Durmuş

Bir altı mayıs hıdrellezde Heybeli’nin Çamlimanı’nda şarap içtim köpek öldüren
- kalafatı açılmış armuzlarından su alıyordu sandal-

Bir altı mayıs hıdrellezde İzmir’in Kordonboyu’nda kolombiyalı çocuklar seyrettim
Bir altı mayıs hıdrellezde izmaritlerden tütün sardım nezarette

Bir altı mayıs hıdrellezde halay çektim yıldızların altında
..

Devamını Oku