Daha başlamadan unuttum sana yazacağım şiiri,oysa ben sana neler biriktirmiş dim mühimmat dolu sırt çantamda. Kokunu buralardan nasıl hissettiğimi tarif edecektim.
Hezil çayında kuşlar bana neler anlattıysa bende sana anlatacaktım…
Sevgimi bir bir yazarak izine geldiğimde bir temmuz akşamı seni uzaktan seyredip, uykumda saçlarımı okşayan beyaz ellerini mahsun bakışını selvi boyunu sana Ankara’da o gece nasıl aşık olduğumu korkmadan yazacaktım..
Can alan ocaklara ateş salan Kahrolası mayın patlamasaydı.Tüketmeseydi umutlarımı mutlaka anlatacaktım şiirim’le sana...Ambulans beklerken yazacağım şiiri düşünmeye başladım çünkü acılarımda seni düşününce acılarım son buluyordu başladım aklımdakılerı tekrarlamaya ama olmadı Ankara yazdım Kocatepe cami oldu,Ben dedim cenaze namazım kılındı, Koku diye başladım et kokusu oldu,rüzgar dedim göz kapaklarımdaki taş parçaları oldu,aklım karıştı iki satır şiir yazamadım sana...
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta