Çöl gecelerinde, ay doğduğunda
Nur taksim edilir, yüreğin güzeline
Kumdan saraylarda oturur, efsanenin sultanı
Yetinmez, bin paçaya bölünmüş aşktan
Uzanır güneşi tutar, alır eline
Kaşla göz arasında okyanuslar köpürür
Taşların yerinden oynadığı, kalkıp yürüdüğü zamandır
Süyüm edildiğinde kurt ağzına iplik, denizlere açılır sefine
Çağrıldığında, küllü enam vakfe durur
Dünyayı kasıp kavuran ateş, aslında
Kalbi mecruh bir vicdandır
Cevahir yüklü merhabalar gelir geçer, dost elinden
Mavera-ün nehr, maye-i şeb dudak kıvrımlarında
Kaç köprü yapılır gözlerinin akına, saçlarının telinden?
Sözlerin sükutunda gizli, çözülmeye aç suskular
Ve azgın suların taşıyamadığı, kıyıya vuran kuşkular
Her kime baktıysam, sırtını dönüp sustular
Hazırım, açılmamış kapıların eşiklerinde
Göğün boşluğuna atlayacak cesaret eşliğinde
Bir mazlum gelip de, kazara yaramı deştiğinde
Yer ile yeksan olmaya razı cenan...
29.12.2008
Mehmet Sani ÖzelKayıt Tarihi : 29.12.2008 16:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hazırım, açılmamış kapıların eşiklerinde Göğün boşluğuna atlayacak cesaret eşliğinde Bir mazlum gelip de, kazara yaramı deştiğinde Yer ile yeksan olmaya razı cenan...
TÜM YORUMLAR (1)