siz,
gün kurusu akşamı geceye serip beklerdiniz
avaz soluğunuzu savurup sustuğunuzu sanırdınız
ela yanılgılar gözlerinizde
parmaklarınızda sonu kıvrık cümleler ile
aldırmayıp başınızı çevirdiniz mi sol yanınıza
anlamazdınız, neden nar kızılıydı gözyaşım
Dönebilmek o dönüşü olmayan yollardan
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha
Çikabilmek ve sevmek durmadan usanmadan
Konuşmak konuşmak gözlerle fısıltılarla
Devamını Oku
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha
Çikabilmek ve sevmek durmadan usanmadan
Konuşmak konuşmak gözlerle fısıltılarla
Soyut betimlemeler ve imgelerle taçlandırılmış şiirinizi okurken; yine soyut zamanın loş galerilerinde, hafiften bir müzik eşliğinde, usta bir ressamın sergisini, yalnız başıma ve içime sindire sindire gezdim sanki...
'Mavimsi Kadınlar'ınızı kutlarım...
Sevgiyle kalın Rengin Hanım...
İNSANLAR ARASINDA FARKLILIK OLACAK Kİ İYİLER VE KÖTÜLER ÇIKACAK ORTAYA.SİZ DOĞRU VE BİLDİĞİNİZ YOLDA YÜRÜMEYE DEVAM EDİN RENGİN HANIM.KUVVETLİ İMGELER VE RENKLERİN BÜYÜLÜ DANSI GİBİ OLMUŞ.HARİKA BİR ŞİİR.TEBRİKLER TAM PUAN SELAM VE SAYGILARIMLA...
intizarım var mavi düşlerim hep yarım kaldı .
Hüzün okları fırlatıyorum doğan her günün gecesine bana basiret ver İlahi
yalnız senin doyumsuzluğunun özüyle gömüleyim.
**********
....Sahi neden bu kadar içime dokundun
Bugün birbaşka hali ruhiyemde okuduğum yüreğinin sesine selamlar can ablam
tebriklerimle
bir tarafta turkuazz mavisi , azur mavisi, lavanta mavisi ile oluşan bir değer sembolü var Diğer tarafta bu maviden pay almaya çalışan, kokusunu üstüne sindirerek mavi gözükmeye çalışan bir çoğulcu yapı var. Sembollerden yola çıkarsak çağcıllığın ve devrimci yapının karşısında neme lazımcı, istismarcı çoğunlukla sömürgen ve gene çoğunlukla pasifleşmiş yığınlar.
Mavimsi kadınlar usta ve şiirin hakkını veren ender şairlerden sayın RENGİN ALACATLI nin kaleminden ve yüreğinden çıkan gerçek anlamda onurlu ve örnek bir çalışma. Tebrik ediyorum. Listeme alıyorum.tam puanımla birlikte.
Şiirin okuyucuya aktarılışı ise her zamanki zariflikte.
Her zaman ki gibi ALACAATLI'nın kendine has uslubü ve kendine has kalemi. Tebrikler olsun
Yurdumun kadınlarının ne kadar ışıksız,renksiz, küçük, eksik oluşlarını nasıl böylesine zarif bir şiir diliyle sunmuşsunuz adeta bir kristal kase içinde.Öyle ki, biraz sertçe dokunsam, kırılıverecekler.Elbette Nene Hatunları, Halide Edipleri, Sabiha Gökçenleri ve daha nicelerini tenzih ederim.Ama şiirinizde anlatığınız o kadınlar gitgide sayısal olarak azalacaklarına o kadar artıyorlar ki...
ben,
en çok azur mavisini sevdim ufuk çizgisinde
denizi toplayıp eteklerime varmak için koştuğumda
son perdahı geçtim boğaz naresiyle konkav ruhuma
pota pota altın ışıdı, cevahirler yüklendim diplerden
güneşe verdim doğumun ıslaklığını avuçlarımdan
hatta bekleyip metalik yağmur bulutlarının ardında
kemana ses olmayı bildim sevdaya olduğum kadar
her rengimi kattım maviye deniz boyandı bana
haydi şimdi yüreğim vur!
ki olmayana ergidir aşk savur ha savur…
Şimdi o kadınlara; kemana ses olmayı öğretme zamanıdır dost.Geç kalmak, başlamaktan alıkoymamalı.Zararın neresinden dönülse kardır. FARKINIZ, FARKLILIĞINIZDA SAKLI.
İçeriğinde çok derin mesajlar barındıran bu anlamlı şiirinizi yürekten kutluyorum Tam puan + ant.
Sevgiler...
Naime ÖZEREN
'gün kurusu akşamı geceye serip beklerdiniz
avaz soluğunuzu savurup sustuğunuzu sanırdınız
ela yanılgılar gözlerinizde '
.......................................................
Bu dizelerin tümünde görülen bu duygu yüklüğüne, anlatım zenginliğine, Güzel Türkçe'nin nakış nakış işlenmesine hayranlıkla okudum.
...........................................................
Doğrusu şiirde gözüme çarpan özellik 'varlıkların mecaz anlamlarla, imgeleştirmesi ve betimlemiş' olmasıdır...
...................................................
Sonunda bu şiiri tekrar tekrar okuyacağım ve bu güzel eserden esinlenerek bir şiir yazacağım ve dizelerim şöyle başalayacak;fakat bu şiir güzelliğine ulaşmam olanaksız...
............................................................
Sen
Gönül penceremin mavi dumanında
Bereket dolu mor bulutunda
Yüzümü ıslatan bir su damlası
Gençliğimin efsane sevdası
Bahçemin suskun papatyası
Duymaz kulakların bendeki avazı...
...........................................................
Ben
Yurdumun unutulmuş bir dağ koyağında
Bir çeşmeyim harlayan
Yalnız ve tek başına,
Börtü böcekle oyalanan
Ve senin adına sana hayran
Gün be gün efkar üstüne efkar üstümde uçuşan
Uçan kuştan, esen yelden
Gül kurusu akşamın morluğunda uzanan
Geçmişim kendimden
.................................................................
siz,
gün kurusu akşamı geceye serip beklerdiniz
avaz soluğunuzu savurup sustuğunuzu sanırdınız
ela yanılgılar gözlerinizde
parmaklarınızda sonu kıvrık cümleler ile
aldırmayıp başınızı çevirdiniz mi sol yanınıza
anlamazdınız, neden nar kızılıydı gözyaşım
bundandır ki dokunamazdı elleriniz
ahh ne çok ışıksızdınız
(sahi neden böylesine renksizdiniz)
ben,
saklandığım sandık kokularında
lavanta mavisini okşardım
bir de hiç olmayan bisikletimi sürerken
rüzgara kapılan saçlarımın hülyasını
saklı kasabadaki sedef kumsalında
altına durup karadut ağacının
üzerime düşen düş lekelerini
ve onların denizle birleşiminde bıraktığı rengi
balıkçı ağlarında yamanan eksik yarınlarım gibi
kırılgan prizma sandığım adımın
bilemezdim daha yansıyacağını her tonunun
haydi şimdi hayata bir es!
ki çekebilmeli derin bir nefes…
siz,
şaşkın bakışlarınızla umursamadığınız
günlerin fotoğrafını dahi çekemezken
özgürlük naralarına peltek dil olurdunuz
özüne düşmemiş hecelerin yazım yanlışlarıyla
yakışmazdınız kurdeleli saçlarınızla sek iz olmaya
denizli türkülere perdesiz sesiniz
yenilik ruhuna yetmezken ökçeleriniz
ahh ne çok küçüktünüz
(sahi hiç olmamış mıydı çocukluğunuz)
ben,
turkuaz mavisiyle büyüdüm
özgürlük kokan vatan şiirlerinde
Nazım’ın takasına selam veren dalgalarda
ak alınlı, al yanaklı gençlerimin umutlarınca
gurbetinde kaldığım her toprağımın kokusunda
ziyneti taşıyan hırçın endamlı nazlı gelin gibi
Boğaziçi’nde ihtişamlı akıntının yatağında
sırtımı da yasladım mı Dolmabahçe’ye
haydi şimdi sus!
ki dinleyelim huşu ile sanılmasın mahsus…
siz,
sevdanın zillerini takıp belinize kıvırırdınız
denize öykünen hüzün şarkılarında
açıklara demirli şileplerin liman yolunu gözleyip
kulak ardından kırmızı güllerin yoksun kokularını salardınız
memelerinizden şehvet, kalçalarınızdan ter sızardı
gidenin ardından salladığınız mendiliniz
dönüş yolunda düşerdi asfalta şemsiyeyi çevirirken edayla
lombozlardan görünen yarım manzaralar gibi
ne siz olabildiniz, ne de varabildiniz sevdaya
ahh ne çok azdınız
(sahi neden bu kadar hiçtiniz)
ben,
en çok azur mavisini sevdim ufuk çizgisinde
denizi toplayıp eteklerime varmak için koştuğumda
son perdahı geçtim boğaz naresiyle konkav ruhuma
pota pota altın ışıdı, cevahirler yüklendim diplerden
güneşe verdim doğumun ıslaklığını avuçlarımdan
hatta bekleyip metalik yağmur bulutlarının ardında
kemana ses olmayı bildim sevdaya olduğum kadar
her rengimi kattım maviye deniz boyandı bana
haydi şimdi yüreğim vur!
ki olmayana ergidir aşk savur ha savur…
Sorgulamalar evet yüreklerimizde bu sevgi oldukça sanırım olacak, ben sizin etkili yerleriniz vardı bunlara baktım sanki bunları çoğaltmışsınız, daha iyi gördüm umarım yanılmadım, tabii daha çok sorgu vardı ve iyi bir sorgu idi, tebrikler..
Hayatta ben olabilmek. benlikte var olabilmek. Yığınlardan öte yıldız gibi parlayabilmek. İşte bütün mesele insan yaşamında bu değil mi? Şiir ben ve siz çerçevesinde mükemmel sorgular yapıyor. Sizi kutluyorum.
siz,
gün kurusu akşamı geceye serip beklerdiniz
avaz soluğunuzu savurup sustuğunuzu sanırdınız
ela yanılgılar gözlerinizde
parmaklarınızda sonu kıvrık cümleler ile
aldırmayıp başınızı çevirdiniz mi sol yanınıza
anlamazdınız, neden nar kızılıydı gözyaşım
bundandır ki dokunamazdı elleriniz
ahh ne çok ışıksızdınız
(sahi neden böylesine renksizdiniz)
ben,
saklandığım sandık kokularında
lavanta mavisini okşardım
bir de hiç olmayan bisikletimi sürerken
rüzgara kapılan saçlarımın hülyasını
saklı kasabadaki sedef kumsalında
altına durup karadut ağacının
üzerime düşen düş lekelerini
ve onların denizle birleşiminde bıraktığı rengi
balıkçı ağlarında yamanan eksik yarınlarım gibi
kırılgan prizma sandığım adımın
bilemezdim daha yansıyacağını her tonunun
haydi şimdi hayata bir es!
ki çekebilmeli derin bir nefes…
siz,
şaşkın bakışlarınızla umursamadığınız
günlerin fotoğrafını dahi çekemezken
özgürlük naralarına peltek dil olurdunuz
özüne düşmemiş hecelerin yazım yanlışlarıyla
yakışmazdınız kurdeleli saçlarınızla sek iz olmaya
denizli türkülere perdesiz sesiniz
yenilik ruhuna yetmezken ökçeleriniz
ahh ne çok küçüktünüz
(sahi hiç olmamış mıydı çocukluğunuz)
ben,
turkuaz mavisiyle büyüdüm
özgürlük kokan vatan şiirlerinde
Nazım’ın takasına selam veren dalgalarda
ak alınlı, al yanaklı gençlerimin umutlarınca
gurbetinde kaldığım her toprağımın kokusunda
ziyneti taşıyan hırçın endamlı nazlı gelin gibi
Boğaziçi’nde ihtişamlı akıntının yatağında
sırtımı da yasladım mı Dolmabahçe’ye
haydi şimdi sus!
ki dinleyelim huşu ile sanılmasın mahsus…
siz,
sevdanın zillerini takıp belinize kıvırırdınız
denize öykünen hüzün şarkılarında
açıklara demirli şileplerin liman yolunu gözleyip
kulak ardından kırmızı güllerin yoksun kokularını salardınız
memelerinizden şehvet, kalçalarınızdan ter sızardı
gidenin ardından salladığınız mendiliniz
dönüş yolunda düşerdi asfalta şemsiyeyi çevirirken edayla
lombozlardan görünen yarım manzaralar gibi
ne siz olabildiniz, ne de varabildiniz sevdaya
ahh ne çok azdınız
(sahi neden bu kadar hiçtiniz)
ben,
en çok azur mavisini sevdim ufuk çizgisinde
denizi toplayıp eteklerime varmak için koştuğumda
son perdahı geçtim boğaz naresiyle konkav ruhuma
pota pota altın ışıdı, cevahirler yüklendim diplerden
güneşe verdim doğumun ıslaklığını avuçlarımdan
hatta bekleyip metalik yağmur bulutlarının ardında
kemana ses olmayı bildim sevdaya olduğum kadar
her rengimi kattım maviye deniz boyandı bana
haydi şimdi yüreğim vur!
ki olmayana ergidir aşk savur ha savur…
Bu Mavi 'RENGİN' en güzel yansıması..Gerçekten Ufuk çizgisindeki azur Mavisinin yanındaki ulaşılmazlık kadar güzel..ve Bu bir emek...bir görsel şölen..tınısı ruha ziyafet..'Ben ve Sen' analizinde anlamlaşan derinliği ile mükemmeldi..söyleyecek söz küt kalıyor bu güzelliğin üstüne..teşekkürler paylaşımınıza..sevgiler..
Bu şiir ile ilgili 111 tane yorum bulunmakta