siz,
gün kurusu akşamı geceye serip beklerdiniz
avaz soluğunuzu savurup sustuğunuzu sanırdınız
ela yanılgılar gözlerinizde
parmaklarınızda sonu kıvrık cümleler ile
aldırmayıp başınızı çevirdiniz mi sol yanınıza
anlamazdınız, neden nar kızılıydı gözyaşım
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
ben,
saklandığım sandık kokularında
lavanta mavisini okşardım
bir de hiç olmayan bisikletimi sürerken
rüzgara kapılan saçlarımın hülyasını
saklı kasabadaki sedef kumsalında
altına durup karadut ağacının
üzerime düşen düş lekelerini
ve onların denizle birleşiminde bıraktığı rengi
balıkçı ağlarında yamanan eksik yarınlarım gibi
kırılgan prizma sandığım adımın
bilemezdim daha yansıyacağını her tonunun
haydi şimdi hayata bir es!
ki çekebilmeli derin bir nefes…
siz,
şaşkın bakışlarınızla umursamadığınız
günlerin fotoğrafını dahi çekemezken
özgürlük naralarına peltek dil olurdunuz
özüne düşmemiş hecelerin yazım yanlışlarıyla
yakışmazdınız kurdeleli saçlarınızla sek iz olmaya
denizli türkülere perdesiz sesiniz
yenilik ruhuna yetmezken ökçeleriniz
ahh ne çok küçüktünüz
(sahi hiç olmamış mıydı çocukluğunuz)
........................
Yanağımızın kıyı kasabalarına sevincin bezirganları uğradığında tanımıştık renkleri. Değerini kendimizin biçtiği yaşam urbalarına gülücükler resmedip, pazen entarilerle kırlarda koşmuştuk ve o hiç olmayan bisikletle bir ömür dolaşmıştık. Sonra, ipek yollarını aştı kervanlar ve ipekler serildi aşkın yataklarına, ucuz mutluluk hülyalarına gözlerimizden yaşlar düştü ve biz o kadınlı erkekli saraylarda ömür tükettik, kendi krallığımızı kaybedene kadar... Sonrası bir şiir ve bir yürekten dökülen şiirin o sözleri... Ne kadar yalın ve ne kadar isabetli bir vuruş...
Yazarına yürekten alkışlarımla...
Bu şiir ile ilgili 111 tane yorum bulunmakta