Hemen üst kata fırladı.Koltuğa oturup, az önce bıraktığı defteri önüne çekti.
Yazmaya başladı,artık ne yazacağını biliyordu.Saatlerir kendiini aramayan,mesajlarına cevap vermeyen,telefonu meşgule düşüren Maviye bir roman yazacaktı.Bunu neden yapmak istediğini bilmiyordu.Maviye roman yazınca ne olacaktı? Sanki Mavi ''aaaa ne güzel roman yazıyorsun'' diyip Orhana daha sıcakmı davranacaktı, yada roman yazınca fikrinden vazgeçip,''tamam kaldığımız yerden devam edelimmi diyececekti.
Hayır.aten bunun için yazmıycaktıki Orhan,tek istediği ona düşündüklerini ve onu kalbinin neresine koyduğunu anlatabilmekti,yoksa bir sanat eseri yaratmak değildi gayesi.
Maviyi kalbinin neresinde taşıyordu,onu nasıl tanımlıyordu kendine.Önce bunu bir iimlendirmek lazımdı.Mavi kimdi,Arkdaşmı,kardeşmi,ortakmı,dostmu,
Hayır bunlardan hiç biri cevap için yeterli kelimeler değildi.
Sevgilimi,eşmi,
Hayır bunlarda değildi.
Kendisine bile cevabını veremediği soruyu maviye nasıl soracaktı.
sen benim neyimsin? bunun cevabını kimden öğrenecekti.Maviye henüz sen benim için bu olurmusun dememiştiki,Mavi cevap versin.Olurum yada olmam desin.Hem bakalım Mavi Orhanın hayatında biryerlerde olmak istiyormuydu.Bu ne içinden çıkılmaz bir durumdu böyle.
..
Dayısı Erzuruma geri döndükten sonra Orhan için karmaşık günler başlıyordu.Gerçekten Erzuruma gidip şu tarlaya bi baksamıydı,yoksa lanet olsun diyip dayısına bıraksamıydı bilmiyordu.Erzuruma gitmek istemiyordu,aslında tarla falanda istemiyordu,sadece dayısının tutumu hoşuna gitmediği için işi yokuşa sürmek istemişti,yoksa yıllardır sanki o tarlamı karnını doyurmuştu.
Sıkıntısı sadece bu değildi elbet,asıl sorun hala ve her geçen gün biraz daha büyüyerek duruyordu sırt çantasında.Mavinin platonik aşkını taşımak ne kadar zordu,ne içinden çıkılmaz bir durumdu.Sadece Mavi okusun,yada o duysun diye yazdığı yazıyı herkes okuyor,bir şeyler yazıyor,listelerine alıyorlardı.Ama Mavi henüz ben okuyorum dememişti.Yazdığı romanı kitap haline getirmeyi çok istiyordu,kitap kapağının fonunda kullanmak için Maviden bir fotoğraf istemiş,ama Mavi veririm yada vermem diye cevap bile yazmamıştı.Yüreği sıkışıyordu,resim kabiliyeti olsa Mavinin resmini kendisi çizecekti ama resim yapmayı beceremiyordu.İyi karakalem çalışmaları olan bir dostuna Maviyi tarif etmiş ama onun çizdiğide Maviye benzememişti.Zaten bir karakalem çalışması nasıl Mavinin gül yüzünün
yerini alabilirdiki.
Son zamanlarda yine şiirler yazmaya başlamıştı,artık eskisi gibi istekli,heyecanlı yazamıyordu ama yinede arşiv olsun diye yazıyordu.Düşüncelerine önem verdiği bir üstadı '' şair her durumda yazabilendir,yazar kalemine geleni ertelemeyendir'' demişti,Orhanda ustasının sözünü dinliyordu.Mavinin ızdırabını şimdi dizelere dökmezse,ilerde acısı hafifleyince,yada aşkının yoğunluğu azalınca nasıl yazacaktı.Değilmiydiki en beğenilen şiirlerini hep ızdıraplı günlerde yazmıştı.Eğer annesi vefat ettiği gün,babası vefat ettiği gün,okulu bıraktığı gün,sözlüsünden ayrıldığı gün,abisi şehit olduğu gün yazmasaydı şimdi kendisini en azından etrafındaki insanlara şair sıfatıyla tanıtan şiirlerini nasıl oluşturacaktı.Defter arkasını,tuvalet kapılarını,ağaç gövdelerini yeterli görseydi nasıl günün birinde önemli şairler arasına girmeyi hayal edecekti.
Mavi senin nesrin şiirinden iyi sen öykü yazacak adamsın aslında dediğinde buna biraz sevinmişti,yani mavinin onun bu özelliğini farketmiş,ve yeterli derecede beğenmiş olması hoşuna gitmişti ama,açıkçası şiirlerin pek olmuyor demesinede içerlemişti.Oysa ne emeklerle,ne acılarla yazmıştı o dizeleri.Her yazdığı satırda hangi acıları gizlemişti süslü kelimelere,Hangi sevinçleri heba etmişti şiir,şiir diye.Şimdi gönlünü kaptırdığı insan sen pek iyi şiir yazamıyorsun,diyordu,Oysa bu lafı etmemiş olsa,böyle düşünmese belkide yüzlerce şiir yazmak istiyordu Maviye.Ama kendisini bir şair olarak görmeyen birine şiir yazmak çok heyecanlandırmıyordu onu açıkçası.Bunun için yüzlerce sayfayı bulsada,hiç bitiremesede,ve Mavi hiç okumasada romana devam ediyordu.Çünki Mavi onun düz yazısını seviyordu,ve sırf o seviyor ve beğeniyor diye sonsuza kadar uzatabilirdi bu romanı.İnsanlar doğal olarak bir son,yada belki kavuşma veya sürekli ve kesin bir ayrılık bekliyorlardı romanın bir yerinde ama Orhan henüz bunu kendisi bilmiyorduki romana yazsın.Uydurma bir hikayeyle Maviyle evlenip çoluğa çocuğa bile karışabilirdi isteseydi ama o gerçekte ne oluyorsa onu yazmak ve gerçeği yaşamak istiyordu,hayali bekleyerek.
Kim bilir belki bir gün bu roman mutlu sonla biterdi,sırf bu hayal için bile yazmaya ve okumaya değer.
devam edecek.......
..
Aşk gözlerinizde kaybolmaksa eğer
Bir yerel gazetenin,orta sayfasında
Hükümsüzüm
Mavi gözlerini,kaçırdın benden
Şimdi nasıl yaşarım
Maviliğin renginden değil
Aşkımın gücünden
v
..
Maviyi diğerlerinden ayıran neydi.Ne farkı vardı şu kızdan,hatta büyük bir ihtimal bu kız fiziksel anlamda Maviden daha güzeldi.Ama çok sıradandı işte.Bunu sevmiyorduki Orhan,daha ilk tanışmada yelkenler fora,biraz zor olmalıydı,.Çok güzelsin,peygambere yaraşırsın zaten dediğinde,hemen kikirdemiyecek,''ne oluyosun be! nalburmusun,Ayhan ışıkmı,demeliydi,kilidi kafasına atıp gitmeliydi.belki ozaman daha bir isterdi onu,daha bir arzulardı.Ama şimdi biliyorduki erkek arkadaşı lomasına rağmen biraz istese iki günde bağlardı bu kızı.Bu değildi ama bu değildi istediği.Mavi gibi olmalıydı;
Bi keresinde maviye kontür yollamıştı,mesajlarına cevap yazabilsin diye,tepki sertti.Mavi hemen kontürü geri yollamış,bizde böyle arkadaş demişti.Ya msn de camı aç dediğinde
hooop kamera ne iş!
kardeşim yaptı,yanımda,on yaşında filan diyene kadar akla karayı seçmişti.Doğruydu kardeşi,yani kuzeni yapmıştı ama sonuçta tepki Orhanaydı.
Mavi sinir bozucuydu belki ma onurluydu,ve dik başlıydı.Orhan onun bu kabına sığmazlığını sevmişti,her dediğine hı demiş olsa,yada her yaptığını güzel bulup alkışlasa bir zaman sonra sıkılırdı zaten ondan,ve sevemezdi onu
Ama tersliğin,dikkafalılığında bir sınırı olmalıydı,Mavi bazen suyunu çıkarıyordu bunun.Orhanın her dediğine bir kulp takıyor,olmayacak manalar çıkarıyor zorluyordu yüreğini.
Ailesi arkadaşları,Orhanla dalga geçer olmuştu.İnternet kuşu diye.Ağır abileri vardı etrafında.Orhandaki değişimi kabullenemiyoırlardı.22Ne yapıyon oğlum hergece sabaha kadar internette.Yoksa porno siteleremi giriyon'' Bu çok sinir ediyordu Orhanı.çünkü daha birkez bile o iğrenç sitelere yada basit arkadaşlıkların arandığı kanallara girmemişti Orhan.Bunu sevmiyordu,üstelik ihtiyacıda yoktu.Çok kalabalık bir çevresi vardı.arkadaş sıkıntısı yoktuki.Yada sanal arkadaşlıklardan hoşlanmıyorduki Orhan.Girdiği nerdeyse tek site antolojiydi,ha birde altılıbul komda at yarışlarını takip ediyordu bazen.Maviylede zaten bu hesap üzerine konuşmamıştı,onunla bir kitap çıkarmak istemiş,oda bunu kabul etmişti.Daha sonra yaptıkları telefon görüşmelerinde ve yazışmalarında birbirlerine fazlaca alışmışlardı.İş ortaklığı olarak başlayan dialogları.kısa sürede ateşle barutun yanyana duramama tezini haklı çıkarmıştı.Orhan Maviye,Mavide Orhana artık varlıklarının,ve düşüncelerinin ortaklıktan daha önemli olduğunu söylemişti.Bu kötü birşey değildi elbet,ama Orhan için olmasada Mavi için erken edilmiş bir laftı belki.Çünki aradan geçen zaman içinde Mavi Orhandan soğumuş,onun yaptıklarını yada düşündüklerini yargılama yolunu seçmişti.Orhan bir anda sanki tek taraflı bir duygu yoğunluğu varmış gibi,kala kalmıştı.Ve şöyle yazmıştı Maviye bir mesajında
''Eşşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürdün,uyu şimdi rahat rahat,eşşek anırıp dursun eşşekte ya kabahat''
Oysa bilyorduki Mavide aynı şeyleri hissetmiş,Mavininde kalbi kısa sürelide olsa hız rekorlarını altüst etmişti.Tek gerçek olan şuyduki.Orhanın hem kendine hem Maviye söylemeye korkmadığı,ve dahası söylemekten hoşnut olduğu gerçekleri,Mavi ne kendisine nede Orhana itiraf edemiyordu.''evet,bende seni düşünüyorum,bende telefonu elimden bırakmıyorum,seni arkadaşlarıma anlatıyorum,ve senin hayatını merak ediyorum diyemiyordu.Ama neden?
..
Bayramın ikinci günü,Görüklede yaşayıp,öğrenci olmayan herkes gibi,Orhanda günü nasıl ziyan edebilirimin telaşına düşmüştü.İki,üç seçeneği vardı,fazla değildi yapabilecekleri.Arkadaşları Bursa merkezine inip,gezmeyi teklif etmişlerdi ama bunu istememişti,boş ve amaçsız gezileri sevmezdi orhan,Amaçsızca yürümek istediğinde yalnız olmayı tercih ederdi,
Görükle nüfusunun,dörtte üçünü oluşturan,üniversite öğrencileri,bayram tatili için memleketlerine gittiklerinden,amerikan filmlerindeki,terkedilmiş kasabaları andırıyordu görükle.Buraya neden taşınmıştı,niye gelmişti,onun gibi hiperaktif biri için fazlaca monoton bir yerdi aslında.Ama yinde başlarda alışmakta güçlük çektiği bu şirin beldeye zaman içinde ısınmıştı Orhan.Zaten hep böyle olurdu,Orhan kolay sevemez,bağlanamaz,fakat eğer severse bağlanırsada,kolay terkedemezdi,Şimdi ona paris caddesinde bir evmi,Görüklede bir kulübemi deseler büyük ihtimalle bu ıssız köyde kalmayı seçerdi,Çünki alışmıştı buraya ve Orhan alışkanlıklarından vazgeçemeyenlerdendi,
Acaba Maviye olan sevgiside bir alışkanlıktan ibaretmiydi,sadece alıştığı içinmi seviyorum zannediyordu.sevgide şüphe olurmuydu,sevgiyle alışkanlık kıyaslanabilirmiydi,Hem Maviye alışacak kadar,Maviye tiryaki olacak kadar bir paylaşımları olmamıştıki.Öyleyse topu topu,birkaç telefon görüşmesi,birkaç mesaj,bir iki gecelik sohbete niçin roman yazmaya uğraşıyordu,Uğraşmak! Zorlamı yazıyordu,hayır kimse ona Maviye roman yazacaksın,bak fena olur haa mı demişti,Yoktu bir zorlama,dükkanda deftere yazdıklarını,sayfasına eklemek için internet kafeye gittiğinde deftere nerdeyse hiç bakmıyordu bile.İlk yazdığı cümleden sonrasını bilgisayar başında aklına gelenler oluşturuyordu.Yani aslında hazırlayıp geldiği yazıların hepsi bir sonraki sayfaya yazılır,acelesi yok erezyonuna uğruyordu.Romanın aslı dükkandaki defterde duruyor,Orhan o an aklına gelenlerden,ve hissettiklerinden bir roman daha çıkarıyordu.Bu daha çok hoşuna gidiyordu aslında,hayatında hiç plan yapmayı sevmediği gibi,yazılarındada yapmayı sevmiyordu.üçgün önce düşündüğü şeyleri,sanki o an düşünmüş gibi yazmayı sevmiyordu.Birşeyleri kurup,düzenleyip yazmak,
Şu satırda Maviye seni seviyorum derim,şurda delikanlılıktan dem vururum,biriki paragraf saçmalar,sonra son paragrafta afilli bir kaç cümleyi,vurucu cümleyle bağlar,etkileyici bir yazı yazarım,Bu çok içten pazarlıklı ve duygusuzca geliyordu ona,.Az evvel dükkanda romanın bu sayfasında uzun uzun atlardan,onların sadakatinden,yarışlarda yedikleri kırbaçlara rağmen üzerinden düşen jokeylerini çiğnemediklerinden bahsetmişti.Kendisinin at yarışlarına,,daha doğrusu atlara olan ilgisinden bahsetmişti, ve atların yaradılış biçimlerini,yaşantılarındaki o korkunç kölelik zihniyetini öyle böyle Maviyle olan muhabbetine dayandırmış,oldukça ilginç ama bir okadarda etkileyici bir yazı yazmıştı ama şimdi bu yazdıklarının onlarla alakası yoktu.Aslında bunun bir sebebide yazdığı defteri dükkanda unutmuş olmasıydı,konuyu tam bağlaya bileceğini sanmadığından,içinden gelenleri yazmak istiyordu.İçinden nemi geliyordu dersiniz,bu sayfaya baştan aşağı Mavi seni seviyorum yazmak
mavi seni seviyorum,mavi seni seviyorum,mavi seni seviyorum,mavi seni seviyorum.Tabi buna sayfanın son satırında başlayınca baştan aşağı yazamamıştı ama miktarın önemi varmydı.
Devam edecek...........
..
Her insana bazen olur,bir an gelir kardeşiniz,yada anneniz bir fincan kahveyi size uzatır,o an kahvedökülür,siz biran durup ''ben bu sahneyi yaşamıştım ''diye düşünürsünüz.kahvenin döküleceğini biliyorsunuzdur,oanda babanızın askerlik arkadaşından bahsettiği senaryo kulağınıza sanki daha önce anlatılmıştır.Bu durum Orhanada olurdu,hemde sıklıkla,
Daha bir kaç gün önce Maviyle yaşadığı alacakaranlık kuşaklarını aratmayan karmaşık ilişkisini HIRSIZ POLİS dizisindeki Mavinin hayatına uyarlamış,kendisini bir yazar olarak senaryoya dahil etmişti,sonra senaryoda iki rakip aşık olduğunu düşünmek canın sıkmış,senaryoyu iptal etmiş,Maviyikimseyle paylaşmaya,yada düello için olmadık rakipler üretmeye gerek olmadığın düşünmüştü.Ama şimdi senaryoya kendisi dışında biri daha girmişti,ve Orhan rakibini tanımıyordu.,üstelik rakibi kendisinden avantıjlıydı,çünkü hem Maviye kendisinden daha yakındı,hemde nasıl yaptıysa yapmış ve Maviyle birlikte olmaya başlamıştı.Orhan bu aşamada ne yapacağını şaşırmış,yüreğini kemiren kıskançlığı,Mavinin kendisine herhangi bir bağlılığı olmadığı gerçeği karşısında ezilmişti.Bir şey yapamıyordu çünkü bu hakkı kendisinde bulamıyordu,kenara atılmış,yılgın bir bekleyişten başka çaresi olmadığını düşünmek,ve Maviyibaşka birinin kollarında düşünmek her nekadar erkeklik gururunu,yerle bir etsede,bu durum karşısında hiç bir şey yapamıyor olmak,mavinin başkasıyla olmasından bile çok koyuyordu ona.
Mavi çektiği mesajda biraz olsun Orhana karşı yumuşadığını belli etmiş,fakat artık başka biriyle olduğunu ve kendisinin bu duruma saygı duymaktan başka birşey yapmasının yakışık almayacağınıda ima etmişti.Mavi başka biriyleydi,ve Orhan buna saygı duyacaktı,bu gerçekten Orhan için bir kamyonun altında kalmaktan,bir mayına basmaktan,yada yamaç paraşütü yaparken paraşütünün açılmamasından daha korkunç bir durumdu.Bunu yüreğine anlatması uzun sürecekti,ve bunu kabullenmesinin belkide en aptalca olmasına rağmen,en olabilir yolu romana devam etmekti.Maviyi beklediğini,onu hep sevdiğini,sevmeye devam edeceğini,ve belkide ömründe ilk defa ikinci adam olmayı yani ıskartada durabilmeyi yüreğine kabul ettirecekti.Çünki başka bir şey istediğine emin değildi.
Mavi birkaç hafta sonra ''ben sana döndüm,onu bıraktım ''dese nekadar yüreği soğur,yada onu nekadar aynı doğallıkta kabul edebilirdi bunu bilmiyordu ama,bildiği tekşeyhala Maviyi deliler gibi sevdiğiydi.
Demekki,belkide Maviden kurtulmanın en olabilir yolu sürekli Maviyle yaşamaktı,çünkü Mavi kolye nekadar uzun sürerse,yüreği Maviden okadar uzakta olacaktı.İşte bunun için
devam edecek...........
..
Hiçbir hasret,bukadar çekilesi gelmemişti ona.Daha önce defalarca terkedeni olmuştu,yada o terketmişti ama hiç böylesi acımamıştı yüreği.Bu seferkinin acısı bile güzeldi,yüreğindeki sıkışıklığı atmak,teselli aramak için hiç bir yola başvurmak istemiyordu,bu ızdırapla yaşamayı seviyordu her nedense.Eskiden,dost sohbetlerinde bir kaç duble rakıya gömdüğü kederini şimdi kimseyle paylaşmak istemiyor,onun yokluğunu bile seviyordu.İçinde çırpındığı keder bitmesin,yüreğinden Mavi gitmesin istiyordu.
Yazdığı romanın ilk sayfasından başlayıp,kaldığı yere kadar hergün defalarca okuyor,''keşke şunuda yazsaydım,keşke burda bundanda bahsetseydim'' diye hayıflanıyordu.Her yazdığı satırda Mavinin kadife sesi kulaklarında yankılanıyor,onun suskunluğundan, onun sesiyle uyanıyordu.
Tam sekiz gündür,ona gönderdiği mesajı okumamıştı Mavi.Hergün artık okumuştur diye bilgisayarı açıyor,mesajlar bölümünün gidenler kısmında,okunma tarihinin karşısındaki boşluk,öyle bir derin görünüyorduki gözüne bu dipsiz kuyuda unutulmuş bir sefil sanıyordu kendini.
Orhanı asıl üzen,Mavinin mesajını okumamış,yada cevap atmamış olması değil,sekiz gündür hiç mesajlarını açmamış olmasıydı.Yoksa hiç umursamıyormuydu onun varlığını,ve amansız çırpınışlarını,
Yüzme bilmediğini söylemişti orhana,orhanda olurda birgün fazla açılır boğulma tehlikesi yaşarsa kendisini kurtaracağını söylemişti ona,oysa şimdi Orhan boğulmak üzereydide,Mavinin umrunda değildi.Orhan yüzme biliyorduda,bu sefer akıntıya kapılmıştı,kulaç attıkça dibe vuruyor,dibe vurdukça su yutuyordu.Hani su hayattı,hayat koca bir denizdi madem,niye bir kaşık suda boğuluyordu
Henüz gideli yirmi gün olmuştu ama,Orhan hergüne bir şiir yazmış,ama şiir bile o gidişe akıl sır erdirememişti.Gerçi Mavi,Orhanı bir şair olarak görmüyordu ama,dünya üzerinde yaşamış,yaşayacak hangi şiir üstadı onu Orhanın şiirlerindeki kadar sevdirebilirdi Orhana.Üstad Necip Fazıl,yada Nazım Hikmet onu Orhan kadar büyük harflerle yazabilirmiydi dizelere,yada taşırabilirlermiydi,gündüz hayale,gece düşlere
''Bana Orhan yeter,Nazıma gerek yok demişti Mavi de; yetmek böyle birşeymiydi.yada yetinmek terketmekmiydi,böyle umarsız,acımasızca.Neredeyse şiirleriyle bile kavgalıydı artık,onlarla bile konuşmuyordu Orhan,onlarıda sorumlu tutuyordu onun gidişinden,yinede vazgeçmiyordu şiirlerinden,bir dargın bir barışık olsada biliyorduki,bu yükü ancak onlarla kaldırabilirdi.Ve yazıyordu Orhan şiirlerini olur olmaz heryere,yazıyordu,yüreğine
''Mavi sen benim yüreğime dönmedikçe,
Ben hep senin yüreğinde olacağım''
..
Orhan bütün karmaşık düşüncelerine,birbirinden daha ızdıraplı günlerine rağmen Maviyi unutamıyor,denediği her kurtuluş formulü onu biraz daha Mavi delisi yapıyordu.Artık bu sevdanın bütün hayatına damga vuracağının farkındaydı,fakat yıllarca hiç olmayacak bir hayali kuracak olmasının bile taşınabilir bir tarafı vardıda,Mavinin sanki hiç bir şey olmamış gibi rahat ve umursamaz olması Orhanı deli ediyordu.Ve bir karar verdi,sevgisini anlamayan,yada böylesi bir sevgiye karşılık bir sefer bile güzel tekbir kelime söylemeyen birine artık daha fazla methiyeler,iltifatlar,dizmek istemiyordu.
Maviye olan sevgisi azalmamış,aksine her geçen gün daha büyümüştü,ama Mavinin bir kez bile şu allahın belası yazını okuyorum,okumuyorum,yazma,yada yaz.dememesi,günlerce antolojiye girmemesi,Orhanı çıldırtıyordu.Vakit bulamamasını falan kabul etmiyordu Orhan.Gecelerce konuşurken vakit bulan insan şimdi birkaç sayfa yazıyı okumaya vakit bulamıyormuydu,buna kimse inanmazdı,tabiOrhanda inanmıyordu.Tek gerçek vardı,Mavi Orhanı unutmuştu,yada zaten hiç sonradan hatırlayacak kadar kaale almamıştı,Orhan sadece kendi kendine gelin güvey olmuş,oturup sevda masalı uydurmuştu,ve masallar bir yerde biterdi,bu sevda masalıda burada bitmeliydi,çünki artık bu hikayeyi devam ettirmek için yazar olmak,şair olmak yetmiyordu,tek kişilik bir aşk hikayesiydi ve bitmesi gerektiği gibi bitecekti,Ardında birkaç damla gözyaşı,yıkılmış hayaller,söylenmemiş şarkılar,şiirler bırakarak gidecekti sevda yeli,
Bu sevdadan Orhana tek kalansa yaklaşık yüz sayfayı geçen bir hikaye olmuştu.Madem o bir yazar,bir şairdi,her yazdığı onun bu yöndeki birikmişlerini oluşturuyordu,serveti yazdıklarıydı,ve yazdıkları hayatının gerçekleriydi.,artık gerçeğe dönme vakti gelmişti.Çünki Mavi kendisininde dediği gibi Orhanın yüreğini seviyordu.Orhanda artık sadece Mavinin yüreğini sevecekti,kendisini bekleyecekti,ama böyle salya sümük ağlayarak değil,sadece geceleri,telefon başında
SON
..
''Varacağın yerle aranda hep bir adım mesafe olsun''
Orhanın hayat felsefesi buydu.Tabi bazı zamanlar bu görüşü yanlış algılayanlar çıkabiliyordu,hedefe hiç varamamak zannedenler.Tabiki asıl söylenmek istenen hedeflerin hiç bitmemesi,ideallerin hiç eksilmemesiydi.
Orhanı yaşadığı kısacık ömründe iyimser biri olmaya iten güç bu felsefeydi,asla ümidi bitirmez,ve hep yapılabilecek daha iyi birşey olduğunu düşünürdü.
Bundan sekiz on yıl önce sadece arkadaşları okuyup beğendiklerini belli etsinler,yakınları hadi bakalım orhan oku bi şiirde efkarlanalım desinler diye yazarken,daha sonra işi kitap çıkarıp satmaya,daha sonrada kitap çıkarmasada ölümsüz şairler arasına girmeye götürmüştü.Gerçi bütün şiirler ve bütün şairler ölümsüzdü onun için,çünkü başka hiç bir şair yada yazar,o anda okunmakta olan yazı,veya şiiri aynı duygularla,aynı düşüncelerle yazamazdı,Belki türkiyenin şu an baş yazarı olarak gösterilen kalem üstadları,Mavi kolye adı altında bir roman yazabilirler,hatta bunu Orhana göre çok daha edebi kurallara,ve sanatsal çerçeveye uygun yapabilirlerdi.Yada daha okunabilir,anlaşılır bir dille yazıp,muhteşemi yakalayabilirlerdi,ama hiç biri Orhan kadar istekli ve ümitli yazamazlardı bu romanı,Çünkü onlar birer mavi derbederi değillerdi.
Etrafındaki insanlar bazen Orhana saçma sorular soruyorlardı,
''bu şiirleri,öyküleri kendi aklındanmı yazıyorsun''bu soruların içinde en saçma olanıydı Orhan bazen evet deyip geçiştiriyor,bazende keyfi yerindeyse eğer ''hayır komşumuzun aklından yazıyorum'' diyordu.
Oysa hiç bir komşunun aklında Orhanın Maviye olan sevdasından en ufak bir kırıntı bile yoktu.
Mehmetin yaptığı patavatsızlığı unutmak,ve eğer olurda dükkanda karşılaşırsa onu daha fazla kırmamak için bir kaç gün dükkana gitmemeya karar vemişti,Bu arada biraz kalbini ve aklını dinleyecek, yüreğindeki sıkışıklığı çözecek bir iki faliyet yapacaktı.
..
Şerif gündüz biraz olsun sıkıntısını almıştı,Orhan Görükleye geri döndüğünde en azından Şerif gibi mecburi mutsuzluklar yaşamadığına seviniyordu.Öyle ya,belki Maviye uzaktı ama hiç olmazsa istemeden sürdürdüğü,yada çıkmazlarda olduğu bir ilişkiside yoktu.Şerif kendisine teselli olması için bir başkasıyla arkadaşlık kurmasını tavsiye etmişti ama bu Orhanın hayatında belkide hiç başvurmayacağı bir yoldu.Asla b,rinin yerine bir başkasını koyamaz,teselli olsun diye istemediği,yada sevmediği biriyle ilişkiye girmezdi,bu hem kendisine,hem arkadaşlık edeceği insana karşı saygısızlıktan başka birşey olmazdı.
Tekrar bilgisayarın başına geçmiş,romanına devam etmek istiyordu.Önce mesajlarını kontrol etmek istemişti,ama buna bin pişman oldu,çünkü ahlaksızın biri Orhana hiçte hoş olmayan mesajlar çekmiş,ondan bu sapıkça mesajlara karşılık vermesini istiyordu.Üstelikte bir telefon numarası bırakmış,akşamları ararsan hertürlü fantazilere açığım diye not düşmüştü.Bu mesajlar midesini bulandırdı,O interneti böyle dengesizlerinde kullandığını düşününce aslında internetten tanıdığı insanlara güvenemeyeceğini düşünmekten kendini alamıyordu.İster istemez kafasında bazı sorular oluşuyordu,acaba gerçekten tehlikeli bir oyuncakmıydı internet.Aylardır gözünde büyüttüğü,yere göğe sığdıramadığı,laf söyletmediği Mavide bu oyunun bir parçasımıydı sadece.Buna inanmak istemiyordu,o Mavinin iyi bir yüreği olduğuna,en azından dobra bir insan olduğuna inanmıştı,ve Tanrıya kendisini yanıltmaması için dua ediyordu.
Sadece o ahlaksız teklifi yapan şahıs mesaj atmamıştı Orhana,her nasılsa Mavi ona yazdığı mesajları okumuştu,günlerdir okumadığı mesajları okumuştu Mavi ve telefonda Orhan bana Mavi diye mesaj atan senmisin diye mesaj çekmişti maviye.Mavide nasıl olmuşsa aramış ve hayır ben değilim demişti,Oan azkalsın kalbi duracaktı Orhanın neredeyse kırküç gündür(yani tama kırküç gündür) ilkez mavinin sesini duymuştu o gece öyle bir rahat yatacaktıki.Çünki gecelerdir allaha dua ediyordu,bana mavinin sesini birkez daha duymadan ölmeyi nasip etme diye,ve Tanrı duasını kabul etmişti,
Kimbilr belkide tanrıdan daha fazlasını istese belkide kabul ederdi,Bu duygularla yatağına uzandığında ağzindan şu cümle çıkıyordu''Allahım birinci duamı kabul ettin sana şükürler olsun,şimdi ne olur biraz daha cömetr olda bana Maviyle tekrar aynı eskisi gibi olacağım günler göster''
devam edecek
..
Ön özür
Değerli şiir dostları,yaklaşık bir yıldır aranızda olmaktan ve sizlerle şiirlerimi paylaşmaktan,büyük keyif ve mutluluk duyuyorum.Bu sayfaya şimdiye kadar onlarca şiir kaydettim,siz değerli dostlarımın şiirlerini okudum,hüzünlerinizi,sevinçlerinizi,isyanlarınızı herzaman önemsedim,ve sizlerin yazdığı hertürlü şiir,deneme,grup mesajlarınızı hiç sıkılmadan,ve yargılamadan okudum.şimdi buraya yazdığım bir öyküyü aktarmak istiyorum,sizlerle paylaşmak istiyorum.bunun iki sebebi var,hem öykü yazmaktaki yeterliliğimi siz değerli dostlarımın testine tabi tutmak,hemde yüreğimdeki büyük sıkıntıyı burada sizlerle paylaşarak biraz olsun rahatlamak.Bu konuda bana kızmayacağınızı umud ediyor,bir şiir sayfasını öyküyle meşgul ettiğim için sizlerden şimdiden özür diliyorum,ve eğer yazma derseniz,hemen yayından kaldıracağımı bilmenizi istiyorum.
tüm güzelliklerin hayatınızda bir roman uzunluğunda,sıkıntılarınızın ise bir dip not kadar kısa olması dileklerimle
serhat çalışkan
..
Bu şiire isyanla başlardımda ben
Arabeks şiirler,sevmiyor Mavi
Şair değilim zaten,şiir demeyin buna
Beni şair olarak görmüyor Mavi
O,duysunda isterse hiç şiir yazmam
Üstadları kızdırmam,şiire bulaşmam
Gerekirse bırakırım kalemi bu akşam
Yeterki,gitmesin,gitmesin Mavi
..