Mavi önlük (çok çok önemli lütfen okuyal ...

Hafize Kılıç 2
87

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Mavi önlük tarihe karışıyor
Mavi önlük tarih oldu diyor sayın bakanım ne güzel diyor
Yeni kıyafetler elbette bütün TÜRK çocuklarına çok yakışacaktır çağdaş modern bir Türkiye için şart
Şimdi daha siyah önlüğü tanımayan ve maviyi de henüz giyme şansı olmamış çocuklar kimin hangi vatanın evlatları sizce sadece sekiz yaşında ki Zeynep bir mavi önlük giymiş ve de diğer çocuklar gayet çağdaş bir şekilde giyinmişler renge renk ve yalın ayak kiminde üst yok kiminde alt yok işte çağdaş bir ülke burası Türkiye değimli açık havada topladığı örencilere harfleri tanıtıp okuma yazma öretiyor ve göz yaşına boğularak öğretmenimiz yok okulumuz yok diyor…
Sayın başbakanım bu kervan yürüyecek diyor günlerdir medya patronuyla girdiği tartışmada
Şimdi sormak istiyorum sayın baş bakanım bu kervan aydın doğanın rezistansına kadar mi yürüyecek yoksa oradan geçipde sekiz yaşındaki bu minik öretmenin köyüne doğru bir kara tiren yolluyacakmısınız içinde olmak isterdim
Şu sekiz yaşındaki Zeynep’in ellerinden öpmek isterdim o kalem tutan o titrek sesiyle oradaki çocuklara haykıran yüreğinden binlerce kez öpmek isterdim

Tamamını Oku
  • Ersin Kayışlı
    Ersin Kayışlı 11.09.2008 - 18:15

    DUYARLI YÜREĞİNİZİ ALKIŞLIYORUM HAFİZE HANIM. ÇOK ANLAMLI VE MÜKEMMEL BİR ÇALIŞMA. GÖNÜL DOLUSU TEBRİKLERİMLE. SAYGILAR...

    Cevap Yaz
  • Vedat Ertuğrul
    Vedat Ertuğrul 10.09.2008 - 15:36

    Diyecek bişey bulamıyorum .İnsanlık tan nasibini almamış insanlar birgün.ama birgün hesabını verecekler.kalemine sağlık.saygılar

    Cevap Yaz
  • Zülfikar Yapar Kaleli
    Zülfikar Yapar Kaleli 10.09.2008 - 13:49

    FATİH OLABİLMEK

    Sultan İkinci Mehmet, bir cihangir, devrinin fikir âleminde büyüklüğünü kabul ettirmiş essiz bir kıymet olmasına rağmen, elini öpeceği bir üstadı, nazlanıp sesini yükselttiği zaman “hizaya gel” diyerek karşı koyabilen bir hocası vardı. İskender, Sezar ve Napolyon da birer cihangirdiler. Fakat bütün kabiliyetlerine rağmen, birer malzeme olmak-tan kurtulamadılar. Fatih kendine karşı hesap vermeye mecbur edilmiş, manevi terbiyesinde nefsini kontrol etmesi şart koşulmuş birdir. Bu yüzden aralarında daima mesafeler olmuştur.
    Bizans surları önünde 53 günlük çetin ve meşakkatli kuşatmanın içinde Sultanı destekleyen, bunaldığı anlarda onu ümitsizlikten geri çeken “fetih mutlaka müyesser olacak” diyen bir Akşemseddin var. Fatih bu savaş dramının hem yazarı, hem yöneteni, hem de aktörü durumundadır. Bunalınca imdada yetişen arkadaki suflörün sesi:”korkma İstanbul’u alacaksın”.
    Fatih, Bizans’ı almaya teşebbüs eden sayısız hükümdarlar arasında, gayesinin bilincine varmış biriydi. İstanbul’un fethi tarihin en çetin savaşlarından biri olmuştur. Hatta 70 parça donanmayı bir gecede dağlardan aşırıp, ordusunu en yeni silahlarla donatan, kuşatma planlarını kendi çizen, onu denetleyerek tatbik ettiren, çok kısa zamanlarda kuleler kuran, büyük toplar döktüren bu yaman kumandan, kalenin düşmediğine sinirlendiği bir zaman atını denize sürüyor. Yanındakiler “Sultanım at denizi geçemez ki” deyince İşaret parmağını kaleye doğru uzatarak haykırıyor. “Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul’u”.

    ................Şimdi bunu diyebilecek kadar yürekli, cesur ve inanmış birini görüyor musunuz?

    İşte bu sıkıntıların içinde zafer dileği ile Ahmet Paşayı: “Paşa velini-metim hocama git fethin gününü, saatini söylesin” diyerek Akşemseddin’e gönderiyor. Ak Şeyh fethin 29 Mayıs Salı günü mü-yesser olacağı haberini yollayıp metin olmasını istiyor. Söylenen za-man yaklaştığı halde kalenin düşmemiş olmasından endişelenen Akşemseddin’in oğlu telaş ve üzüntülü bir şekilde babasını çadırında ziyaret etmek istiyor. Lakin kapıda duran nöbetçi: “Bana, içeri kimse-yi koymayasın diye söylendi, seni içeri koyamam” diye yasaklayınca, çadırın eteğini kaldırıp babasını gözlemeye başlıyor. Gördüklerini şöyle anlatıyor. “Baktım babamın başı açık, cübbesi bir yanda, secca-desi bir yanda, gözyaşları toprağı çamurlaştırmış, yüzü çamurlu, elleri semada “Allah’ım beni mahcup etme, beni utandırma, fethi müyesser kıl” diye sesli niyazda, kendinden geçmiş. Bu niyaz hali ne kadar de-vam etti bilemem. Babamın ayağa kalktığını ve “elhamdülillah kale feth olundu.” dediğini duydum, başımı kaldırıp uzaklara baktım. Haf-talardır Bizans’ın geri ittiği ordunun kaleye girdiklerini gördüm.”

    ..........Peki şimdi böyle bir hoca görebiliyor musunuz?

    Bizanslı kızlar, Sultanın bir delikanlı olduğunu ne bilsinler. Ellerindeki çiçek demetlerini ak ve seyrek sakallı ihtiyara uzatıyorlar. O da “padişah ben değilim” diyerek yanındaki genç serdarı gösteriyor. Fatih: “Verin verin, ben padişahım ama o benim hocamdır” diyerek tebessüm ediyor.

    ....Pekiii bu kadar mütevazilik görebiliyor musunuz?

    Göremiyorsunuz, göremezsiniz. Çünkü vatana sevdalı kul yok bu memlekette.
    Herkes öleni görüyor, yarın öleceğini biliyor, Mezara birşey götüremeyeceğinin idrakinde ama yine haramla mide şişirmeye devam ediyor.

    Hafize kardeşim kim duyacak Zeynepleri Alileri ve Seni....
    Allahın selamı üzerine olsun.


    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta