Düşsel bir yolculuğa çıkmıştım,
Kırık dökük anılarımı toplayacaktım,
Sokaklar içimdeydi, fırtına öncesi sessizliğiyle,
Gözlerim bir zamanın resmini ararken,
Gözlerinden bir anda mavinin tümü silinip gitti.
Sabahın alaca karanlığı içime yalnızlık taşıyordu,
Dünya kayasının üzerinde, bir tek beni ölüm anlıyordu.
Toprak saksıdaki çiçeğin rengini değişiyordu,
Ben eşikten uzaklaşırken!
Zamanın o bilinmeyen diliminde,
Köle pazarında dolaşıyordum, geleceğimi asgari ücrete satacaktım,
Yükselen bir uğultu maviyi rengine boyayarak,
Ölüm kusuyordu.
Derin gözlerime gömdüm ölümü,
Tutkularım beyaz bir sayfanın içine şiir olarak düşüyordu.
Diren maviler kaçmasın gözlerinden,
Bir can daha mateme boğdu bizi,
Savaşa tutuşturdu evreni,
Dünya yanıyordu, belliydi sözlerimden,
Kanım ‘öfke ırmağı’ gibi akıyordu,
Hırsla geçtim üzerinden! ...
Perde kapanıyordu,
Sızıyordu gökyüzünün mavisi perdenin arasından,
İçinden bir ses bana bağırıyordu; ‘örsün hazır mı? ’
Dövülmeli yine demir tavında!
Kayıt Tarihi : 11.12.2016 14:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bu duygu yüklü dizeleri n
beni benden koparıp başka
toprağa serpiştirıyor
beğeni ile okudum
harika buldum
ilhamın bol olsun kutlarım dostça
şiir daha fazla anlam kazanıyor,
inadına barış diyerek katılıyorum bende,
yüreğinize sağlık değerli ve dost kalem.
Ne diyordu Nazım ;
'Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor'______
Artık maviler avutmaz oldu bizi. Hem maviler de çoktan kirlendi.
Bunu can evinde duymuş ki şair, 'demir tavında dövülür' diyerek sarılmış kaleme.
'Diren maviler kaçmasın' diyor.Direnmek gerek, evet...Katılıyorum ben de.
Kalemin daim, yolun açık olsun kardeşim. Selam ile.
TÜM YORUMLAR (5)