Güney cepheli viranemin perdeleri örtülü,
Deniz görmez sarp dağ vadileri dizili kuytu köşelerinde,
Kınımın pas desenli dokusunu andırıyordur artık körelmiş tenler.
Yalnız kışları sever oldum bu sönük, cehennem diyarda,
Rabb ile konuşmayalı bir buçuk asır oluyor, toprak kahvesi gözlerim suskun.
Suskun!
Her kanat çırpışında şahanın,
Amansız kavgalar başlar gölgesinde devasa kanatların.
Toprağımı, suyumu ve suskunluğumu bıraksınlar kutsal insan anneme...
Gözlerimi kör edende bendendi bilsinler,
Üç katre ter yetti bu körlüğe.
Sözde emekçiydik çarpık zihniyetlerin çöplüğünde,
Dostuyduk çiçekli güzelliklerin ve mavi kuş soluğunda titreyenlerin,
Düşmanıydık diken ile yoğurulan aşın ve yılan öldürenlerin.
Ne demler geldi geçti buruk eylülleri andıran baharlar eşliğinde,
Sol kulağının üstünde çingene karanfili kokardı o baharlar,
Hüzün çürütürdü kırmızı karanfilleri; sol kulaklarda, kitap aralarında ve çatlak-sussuz vazolarda,
Birgün bırakıp gidilecekse şayet,
Süvari olmayı beklememeli insan.
Yarın değil, bugün gidilmeli yalın ayak.
Kayıt Tarihi : 1.4.2019 22:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!