Serhat Çalışkan - Mavi Kolye 44 Şiiri - ...

Serhat Çalışkan
283

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Dayısı Erzuruma geri döndükten sonra Orhan için karmaşık günler başlıyordu.Gerçekten Erzuruma gidip şu tarlaya bi baksamıydı,yoksa lanet olsun diyip dayısına bıraksamıydı bilmiyordu.Erzuruma gitmek istemiyordu,aslında tarla falanda istemiyordu,sadece dayısının tutumu hoşuna gitmediği için işi yokuşa sürmek istemişti,yoksa yıllardır sanki o tarlamı karnını doyurmuştu.
Sıkıntısı sadece bu değildi elbet,asıl sorun hala ve her geçen gün biraz daha büyüyerek duruyordu sırt çantasında.Mavinin platonik aşkını taşımak ne kadar zordu,ne içinden çıkılmaz bir durumdu.Sadece Mavi okusun,yada o duysun diye yazdığı yazıyı herkes okuyor,bir şeyler yazıyor,listelerine alıyorlardı.Ama Mavi henüz ben okuyorum dememişti.Yazdığı romanı kitap haline getirmeyi çok istiyordu,kitap kapağının fonunda kullanmak için Maviden bir fotoğraf istemiş,ama Mavi veririm yada vermem diye cevap bile yazmamıştı.Yüreği sıkışıyordu,resim kabiliyeti olsa Mavinin resmini kendisi çizecekti ama resim yapmayı beceremiyordu.İyi karakalem çalışmaları olan bir dostuna Maviyi tarif etmiş ama onun çizdiğide Maviye benzememişti.Zaten bir karakalem çalışması nasıl Mavinin gül yüzünün
yerini alabilirdiki.
Son zamanlarda yine şiirler yazmaya başlamıştı,artık eskisi gibi istekli,heyecanlı yazamıyordu ama yinede arşiv olsun diye yazıyordu.Düşüncelerine önem verdiği bir üstadı '' şair her durumda yazabilendir,yazar kalemine geleni ertelemeyendir'' demişti,Orhanda ustasının sözünü dinliyordu.Mavinin ızdırabını şimdi dizelere dökmezse,ilerde acısı hafifleyince,yada aşkının yoğunluğu azalınca nasıl yazacaktı.Değilmiydiki en beğenilen şiirlerini hep ızdıraplı günlerde yazmıştı.Eğer annesi vefat ettiği gün,babası vefat ettiği gün,okulu bıraktığı gün,sözlüsünden ayrıldığı gün,abisi şehit olduğu gün yazmasaydı şimdi kendisini en azından etrafındaki insanlara şair sıfatıyla tanıtan şiirlerini nasıl oluşturacaktı.Defter arkasını,tuvalet kapılarını,ağaç gövdelerini yeterli görseydi nasıl günün birinde önemli şairler arasına girmeyi hayal edecekti.
Mavi senin nesrin şiirinden iyi sen öykü yazacak adamsın aslında dediğinde buna biraz sevinmişti,yani mavinin onun bu özelliğini farketmiş,ve yeterli derecede beğenmiş olması hoşuna gitmişti ama,açıkçası şiirlerin pek olmuyor demesinede içerlemişti.Oysa ne emeklerle,ne acılarla yazmıştı o dizeleri.Her yazdığı satırda hangi acıları gizlemişti süslü kelimelere,Hangi sevinçleri heba etmişti şiir,şiir diye.Şimdi gönlünü kaptırdığı insan sen pek iyi şiir yazamıyorsun,diyordu,Oysa bu lafı etmemiş olsa,böyle düşünmese belkide yüzlerce şiir yazmak istiyordu Maviye.Ama kendisini bir şair olarak görmeyen birine şiir yazmak çok heyecanlandırmıyordu onu açıkçası.Bunun için yüzlerce sayfayı bulsada,hiç bitiremesede,ve Mavi hiç okumasada romana devam ediyordu.Çünki Mavi onun düz yazısını seviyordu,ve sırf o seviyor ve beğeniyor diye sonsuza kadar uzatabilirdi bu romanı.İnsanlar doğal olarak bir son,yada belki kavuşma veya sürekli ve kesin bir ayrılık bekliyorlardı romanın bir yerinde ama Orhan henüz bunu kendisi bilmiyorduki romana yazsın.Uydurma bir hikayeyle Maviyle evlenip çoluğa çocuğa bile karışabilirdi isteseydi ama o gerçekte ne oluyorsa onu yazmak ve gerçeği yaşamak istiyordu,hayali bekleyerek.
Kim bilir belki bir gün bu roman mutlu sonla biterdi,sırf bu hayal için bile yazmaya ve okumaya değer.

Tamamını Oku