Mavi Kolye 34 Şiiri - Serhat Çalışkan

Serhat Çalışkan
283

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Mavi Kolye 34

O gece Orhan için çok sıkıcı geçecekti,çünkü evde yalnız kalmıştı.Amcası ve yengesi akraba ziyaretine gitmişler,kuzeni kahveye çıkmıştı.Üstüne üstlük cep telefonu bozulmuştu.saatlerce uğraşmasına rağmen tamir edememişti.Tamircilerde gece kapalı olacaklarından geceyi oldukça sessiz geçirecekti.
Eve giderken iki film almıştı,gerçi daha birinciyi seyretmeden sıkılıp bırakacağını biliyordu ama yinede hangisini alsam acaba diye yarım saat düşünüp seçim yapamayınca ikisini birden almıştı.

Filmi seyrederken, başrol oyuncusundan taraf olmadan seyredeceğim diye kendini kurdu, öyle ya filmde başroldeki aktör kırıp geçecek,bütün bir amerikayı savaş alnına çevirecekti.Bir defada ölen insanlardan taraf olarak seyredecekti,
filmi izlemeye başladığında taraf olmasına gerek olmadığını anladı,çünkü film bir macera,yada polisiye değildi,film tamamıyla salak bir yazarın hayatını konu alan,tam orhanlık bir komediydi.Annemi trenden nasıl atarım,kötü bir yazarın annesinin direktiflerinden sıkılıp onu öldürmek istemesi,ünüversitedeki edebiyat öğretmenininde eski karısını öldürmek istediğini öğrenmesiyle,
yazar adayı kahramanın seyrettiği bir filmden aşırı etkilenip çarpraz yöntemiyle hem annesini hem öğretmenin karısını ortadan kaldırma çabasıydı.Çarpraz yönteminde katiller kurbanlarını değişiyor böylece ortada iz bırakmadan hedefe varıyorlardı.Ama filmdeki yazar adayı biraz sakar ve panik biri olunca herşey arap saçına dönüyordu.Hocasına haber vermeden gidip adamın eski karısını öldürmüş,ondan kendi annesini öldürmesini istiyordu.
film bu ikilinin yaşlı kadını öldürmek için yaptıkları onlarca başarısız denemelerle son buluyordu.

Film bittiğinde Orhan artık gülmekten bitap düşmüş adeta kanepeye yığılmıştı.Tek başına olmasına rağmen ilkkez bir filmden bukadar büyük keyif almıştı.
Sonra filmdeki olaylar Orhanın aklına saçma ama saçma olduğu kadarda komik fikirler veriyordu,kendi romanında bir çarpraz yöntemi uygulasa hiç fena olmazdı hani.
Kendi kendine olmayacak senaryolar üretip gülüyordu,taki cep telefonu aniden kendiliğinden çalışmaya başlayıncaya kadar,saat gecenin biri olmuştu ve kahrolası telefon yeni çalışmıştı.
Birkaç saat telefonsuz kalmak nasılda sıkmıştı canını,sanki devlet başkanları,profösörler,arıyacaktı gece vakti(gerçi gündüzde aramazlardı ya)
Telefonsuz geçirdiği 18 yıl sanki hayattanmı kopmuştu,ilk aldığı telefonu hatırlıyordu,kocaman bişey,kavgada üzerinde çıksa suç aleti sayılır.1996 nın kış günlerinde tanışmıştı cep telefonuyla,o zamanlar herkeste yoktu heveslenip almıştı bitane. İlk yirmi gün bir kişi bile aramamıştı,ilaç için birkez bile çalmamıştıdıa sonra bakmıştı olacak gibi değil,telefonu kahvede masanın üzerinde bırakıp tuvalete diye çıkıyor,kontürlü telefondan kendini arıyordu.Geri geldiğinde arkadaşları telefon çaldı ama....dedilermi çok büyük bir şey olmuş gibi kasılıyordu.Telefonun çalması tabiata aykırı bir farklılıktı ozamanlar.Şimdiyse telefon çok zaman Orhana angarya geliyordu,

Hele bilgisayarla ilk tanışmasına ne demeliydi,nekadarda uzun flört yaşamıştı son zamanlardaki tek gerçek sevgilisiyle(gerçi hala daha tam anlaşamıyordu bilgisayarla) İnternet kafelerin önünden geçerken bir gören olursa diye karşı kaldırıma geçiyorlardı,mahalledeki teknoloji sevdalısı arkadaşlarıyla.Kahvede yada bir mecliste ağır abiler Orhan seni internette görmüşler,yada sen bilgisayar kullanabiliyomusun dedilermi ''yok be abi işim olmaz'' diyordu sanki bilgisayar kullanmak yada internete girmek toplumsal ahlaka aykırı bir şeymiş gibi Ama orhan yinede pek sevememişti teknolojiyi,ve elbette bilemezdi o sevmediği teknolojinin ona sevebileceği kadını getireceğini...

devam edecek

Serhat Çalışkan
Kayıt Tarihi : 21.11.2006 18:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Serhat Çalışkan