Orhan kapının göbeğini değiştirmeye Hasanı göndermek istedi,ama Hasan nedense bin dereden su getirip dükkanda işleri olduğunu bahane ederek,kapıyı tamir etmeye Orhanın gitmesini istedi.
Nebiye ve Orhan,Nebiyenin evine doğru yola çıktılar.Yolda giderken,Nebiye,Orhana pek yakın yürümüyor,bir metre önden ve hafif yana doğru kayarak,sanki kendisini seyrettirmeye çalışıyordu.Çok güzeldi nebiye,vucudu öylesine zarif ve yerli yerindeydiki bir erkeğin böyle bir mükemmelliğe çok fazla ilgisiz kalma şansı yoktu.Orhanda bütün uğraşlarına ve rahat tavırlarına rağmen gizliden gizliye Nebiyenin,asfalt üzerinde bir martının,denize doğru süzülmesine benzeyen süzülüşünü izliyor,bunu ona farkettirmemeye çalışsada,kendisine kaçamak bakışlar atan Nebiye her seferinde Orhanın gözlerini yakalıyordu.Yol boyunca sadece birkaç kelime konuşmuşlardı,Nebiye öğrenci olduğunu,üçüncü senesini okuduğunu,fransızca ve ingilizceyi iyi konuştuğunu,okul bitince tercümanlık yapmak istediğini söylemişti.
Orhanda daha önce birkaç okul bıraktığını,artık tahsil hayatından gerçek hayata geçtiğini söylemişti.
Apartmanın içine girdiklerinde,Orhan merdivenlere yönelmiştiki,Nebiye müdahale etti
--Asansöre binelim,dördüncü kat
--Oluuur
Asansöre bindiklerinde her türkün yada her insanın yaptığı gibi hiç konuşmadılar,ve kaçamak bakışlarla asansörün otomatik göstergesini takip ettiler,üüüç ve dööörtt
indiklerinde Nebiye asansörün tam karşısına yöneldi,dipteki beyaz kapılı daireyi açtı.
---Burası,gel hadi,
İçeri girip tekrar seslendi
--Ayakkabılarını içeri al,yönetici kızıyo
Orhan yöneticinin ayakkabılarına neden karıştığının üzerinde dururduda,başkasının evine gidildiğinde takınılan o itaatkar tavrı takmıştı artık üzerine ve ne söylense yapılacaktı,çünkü burası onun eviydi.
Orhan evden içeri girdiğinde,burasının bir bayan evi olduğuna pek ihtimal veremedi,
Salonun ortasında bir büyük sehpa,üzerinde boş bira şişeleri,fıstık,fındık kabukları,birkaç parça ufalanmış cips artığının bulunduğu bir tabak,kültablası,ve kül tablasında değil sehpanın üzerinde söndürülmüş izmaritler
Dipteki kanepenin örtüsünün buruşukluğundan akşam birine yataklık ettiği belli oluyordu,
Televizyon öne çekilmiş,televizyon sehpasının vitrinliğinin bir kapağı açık bırakılmış,yerlerde cd ler.buruşturulmuş kağıtlar......
Daha fazla bakamadı Orhan eve çünkü onu bu çöp evi seyretmekten nebiyenin sesi alıkoydu
--Ev biraz dağınık,ee nede olsa bekarlık!
--Benim bildiğim bunu erkekler söyler
--Niye kızlar bekar olamazmı
--O nu değil hani evin dağınıklığı kısmını
--Vallaa hiç iş yapasım yok,zaten pek vaktimde olmuyor,dün zorla odamı topladım burası kaldı
--Neyse,takalım şu kilidide ben gideyim,
--Ay takarsın be acelen ne,gel bak sana ne göstericem........
devam edecek.............
Serhat ÇalışkanKayıt Tarihi : 17.11.2006 14:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!