''Gül yüzlü yarin yanağından gayrı neyim varsa bölüşmeye hazır olduğum dostlarım;
özür diliyorum sizlerden,yerli yersiz kalplerinizi kırıyorum bu aralar''
Orhan günlüğüne böyle düşüyordu,dostlarını tek tek arayıp söyleyemediği duygularını.Çünkü gerçekten son zamanlarda bir çok dostunu,arkadaşını,ticari ilişkide olduğu insanları,gereksiz yere kırıyordu.
Mavinin önceden hiç olmazsa yokluğunu yaşıyordu,şimdi birde onu bir başkasıyla düşünmek içini tarifi imkansız ateşlerde yakıyordu.Bunu haketmediğine inanıyordu,tanrının kendisine yardım etmesini istiyordu ama tanrı aşk,meşk işlerine pek karışmıyordu galiba.Çünkü adaletinden şüphe edilmeyecek olan tanrı,Maviyi onu ençok sevene verecek olsa,Orhana verirdi.Demekki birini sevmek onunla olmaya yetmiyordu,
Eşit şartlarda olsalar belkide,Maviyi şu an birlikte olduğu insandan önce elda edbilirdi.''elde etmek'' bu nekadar tutarsız ve hayvanca bir düşünceydi.Orhan maviyi sanki bir eşya,araba,kariyer gibi birşeymi sanıyordu; tabiki hayır,sadece yanlış cümleler kuruyordu ve zaten başına ne geldiyse yanlış kurduğu cümleler yüzünden gelmişti.Mavi ona bir fırsat vermiş ama o bu şansı iyi kullanamamıştı,şimdi Mavi aynı şansı bir başkasına vermişti ve galiba diğer taraf bu şansı iyi kullanmıştı,yada doğru yerde doğru cümleleri kurmuştu.Tabii onun bir avantajıda mavinin yanında,en azından etrafında olmasıydı,Orhanın 360km den yapmaya çalıştığını,o belkide Mavinin gözlerine birkez bakarak yapmıştı.
Şimdi Orhana bu sevdadan kalan biraz gözyaşı,bir yürek iniltisi,başağrısı,ve sadece mavinin hayaliydi
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta