Cumba penceremin dışında
Son sürat bir hayat
Hırçın, yorgun, kaygılı
Kar, salkım salkım dökülür
Kütle kırıntılı bozkır toprağa
Güneş görünür görünmez
Günbatımında ışıldar
Perde aralar kendine,
Geniş ve aydınlık;
Üstünde gençliğin masumiyeti,
Ve saadet halesi..
Derin mutsuzluğuna rağmen
Dingin ve yaşlı dünyanın
Vakur, ağır, saygılı
Yan yana, sırt sırta
Ve ötede iyi ile kötünün
bitmek bilmez mücadelesi
Goliat ve Davut gibi
Elinde taş ve sapan ile
Nasıl devirmişti koca devi..
Aklıselim Apollonla,
Coşkun ve tutkulu Dionizos’un.
Ve Kabil’in gözünü karartan kıskançlığı
Gönlü mert Habil’e karşı.
Gölgesi düşer dal sarmaşıkların
Ve sevgilinin ellerinde tılsım
Ayın parıltısıdır
çehresinde yansıyan
Elvan.
Çaresizlik içinde bir sığınak
Gözlerimle gözlerin,
öpüşmeye doyamadığı
Derin derin
Bir bahar ezgisidir
İçimi ısıtan, dalıp götüren..
Bir gazeldir dökülen,
Saka kuşunun gagasında
Bir dal ucunda
taze tomurcuğa
yeni sürgün, küçük,
körpe dal ve yaprağa.
Sonbaharda.
Titrek kavak, kuşburnu çalılık
Ve salkım söğüt tepe sırtında
Kimsesiz, ıssız, tenha.
Dalından yavru bir kuzgun havalanır
Gagası kalın ve siyah
Annesi süzülür
göğün orta yerinden
Delercesine göğü, kararlı
Yavrusunu arar,
ürkek, telaşlı gözlerle
Çalı üzeri,
İlmek ilmek ördüğü,
masum küçük yuvasında..
Bir meltem
Okşar da yankılanır düz ovada
buğday başaklarının
süzülmüş kahküllerini
Dalga dalga ve serin
Ve aklın kazanına düşer bir an
nazende sevgili
Önce şiir vardı
Ve sonra şiir...
Bir ahenktir yaşamak
Bir sanat
Ayakları üzerinde durmaya çalışan
Titrek ve gayretli
Yavru bir serçe misali
Ürkek, şaşkın ve masum.
Ve Atina meydanında
Sokratesin retoriği
Aforizmaları Çiçero’nun
Öyle dize getirmişti ki
İhtiyar meclisinde Romanın
Zorba haksızlığı
Ve tarihe kazınmış bühtan bir yalan
Spartalıların Truvası.
Hektor’un yasını tutan
Zavallı Kassandra
Çaresiz, inandırmaya çalışırken
Dimağları sönmüş
Kuru kalabalığa.
Lavinia ise
Shakesper’de bir piyes
Hani Güzeller güzeli
Begüm bir melekti
Rengarenk hercai menekşe,
Ve bir viyolet
Körpe, nemli, leylak.
Nasıl da kıymıştı Titus,
Tertemiz günahsız kızına.
Önce yaratıp
Sonra itaat ettiği
Boyunlara vurulu kutsallar uğruna..
Biz ise hasreti boynunda iz
Bulutların karla karıştığı yerde,
gökyüzü ve denizin buluştuğu gibi.
Yokluğunda acı çeken
Kalbe vurulu bir çift nişane..
Nasıl aramıştık birbirimizi
Yitik iki yürek
Havva ile Adem gibi
Uçsuz bucaksız yeryüzünde
Gözleri kalabalık ama
Koynunda yalnızlık..
Ay sevgili,
çekme ellerini
Ruhuma dokunan
huzur veren o elleri..
Gözler kapanınca kalpta gezinen
Sarmaş dolaş bir düş,
Ve kendi dilleriyle konuşmaya başlayan
Öpülesi, okşanası, sevilesi ellerini.
Bir masaldır seni yaşamak;
Berrak bir çocuk kalbinde hayat bulan,
Ve sonunda iyilerin kazandığı
Süzgün, dalgın bakışlı bir masal...
Kayıt Tarihi : 21.2.2022 18:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Köksal Türk](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/02/21/mavi-gazel.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!