Sanatın ve sanatçının önünde ve arkasında sanat içindir insan.
Hafiften meşrep, biraz duygusal biri.
Görsen nasıl yaşıyor aşk ile,
hiç ölmeyecek gibi değil de esasen;
ölmüş de geri dönmüş gibi.
Mâvi, gökten bir parça kadar.
Bilmezdim bu denli var olduğunu hayatın!
Bir spiritüel akımın içe yansıması bazında değerlendirilmesi falan filan.
Gülen bir kadın, insanlar bakıyor diye..
Bakmadığımızda hep ağlıyor, ayağını yere vuruyor çokça.
Bir gün daha görmez miyiz diyor! Her en güzel anında,
yeslerdeyiz!
Baştan ayağa çocuk, yerin dibine kadar hırs ve çaba dolu bir pes ediş.
Öyle bir pes ediş ki; alışılmış gibi sessizce veya haykırarak değil!
Akıl alır değil, çekilecek dert değil..
Öyle bir pes ediş ki; pes edileni amaçsızca tekrarlayarak,
geleceğe değil hep geçmişe bakarak,
arkasında iyi öyküler bırakmaya çalışan, kendine empat.
Kendine empat!
İnsanlar hakkımda ne diyecek diye, umursamıyor gibi yaparken içine ağlayan empat!
Ama öyle bir pes ediş ki; son arzusunu kendi kendine yazmış,
tüm dünyaya ilan edip sonra da ölmemiş bir pes ediş.
Ölmeyişini ölemeyiş olarak yormuş, çabalamış da becerememişçesine.
Etmediği intiharlarda ölümden dönmüş ve de son nefesinde yaşam için çabalamışçasına.
Yahu öyle bir pes ediş... İlkel şeyleri önemseyip, çağımızı görmezden gelerek.
Toprağa atıp kendini, filizlenmeye çalışmak.
Hissederek;
Suda balık gibi, hatta kuş gibi her zıpladığında.
Karaya vurduğunda her hayvanla türdeşi, her insanla kardeşi.
Bak öyle bir pes ediş ki bu, kurbanlar seçerek her yaşantısında kendine defaatle!
Kurban ederek sevdiklerini, sevmediklerini, yaşadıklarını ve de doyduklarını,
meydan okurken bildiği her şeye, kullanacağı enerjiyi elde ederek!
Yok anlatamıyorum! Öyle bir pes ediş ki!
Nefret ettiklerini sever gibi yaparken şahitler arayarak!
Şahitlerini sevip, onlardan nefret ederek!
Tüm hayatın anasına avradına küfrederken,
sevgi sözcükleri kullanarak, gülümseyerek bir pes ediş...
Yani öyle bir pes ediş ki; solmuş papatyam, sana da günaydın.
Ölmüş bebekler içinde, tüm katiller yaşamışken,
oturmuş kalesinde, duvarlarının arkasında,
islenmiş peynirini yiyip filtre kahvesini içerken,
yediği kazıkların hesabını hayali düşmanlarından sorarak!
Tüm nefreti toplayarak dünyadan, içine biriktirmeye çalışarak.
İşte öyle bir pes edişti bu... Dünyada hiç kötülük kalmayana kadar devam edecek,
somurtan insanların motivasyon kaynağı olduğu bir pes ediş...
İyiliğin dünyaya hükmetmesi için nefreti aracı yapmış bir pes ediş...
Akıl alır değil, korkunç bir pes ediş...
Şımarık bir kız çocuğu, birkaç yaşında var.
Zıplayarak yürüyen, hiçbir şeye sahip olmak istemeyen bir dominatrix.
İyi olduğunu sandığı her şeyde kötü, kötü olduğunu sandığı her şeyde ise iyi olan bir çocuk.
Zamanın yüzüne verdiği çizgiler onu güzel kılıyor.
Kayıt Tarihi : 4.7.2022 21:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!