Yüzüme sürgün düştü eski fotoğraflardan,
Bu beyaz yalnızlığı taşıyamıyorum artık,
Bir adam develerini arıyor beynimin damında,
Sakız yerine jilet çiğniyor çocuklar ağzımda
Cellâdım gülümserken bana
Dişlerinin arasında görüyorum kendi cesedimi
Cesaretim yok gök gürültülüyken
Sokağa çıkmaya
Çığlıklar seriyorum çamaşır iplerine,
İçinde adam olmayan elbiselerden,
Ruhuma azatlığın sonsuzluğu sunuluyor,
Günlerdir beklediğim bu,
Kapımdan içeri giriyor mezar kuşları,
Uzun bir sessizlik sonrası kıyamet,
Yılanlarla paylaşıyoruz kentin hırçınlığını,
Demetlenmiş Sakarya türküleri toplarken yastık altlarına,
Bulutlara çivi çakıyorum çıkarıp kabuğundan salyangozları
Fareli gün kemiriyor yüzümde tebessümleri
İhtimal rüzgâr fısıldayacak kale bentlerine şiirlerimi,
Kefenin rengi düşüyor saçlarıma,
Bir arı kovanından çıkarmadan hüzünlerimi
Ölü yüzlerinden topluyorum öfkemi,
Bu yüzden yalnız cesur olmayı öğreniyorum,
Rüyalarımdan bir şehir döküp kendi efsanelerime,
Sınırlı mekânlardan, sınırsız mekânlara
Yolculuğa hazırlanıyorum,
Heybeme doldurduğum bir avuç direniş şiiri
Mavi bir yıldırım dökülüyor tabutuma,
Kırlangıçlar pike yapmaya hazırlanıyor akşamın çarpık tablosuna,
Kentler işgal altına alınırken vurdumduymazlığımızda
Tozlu raflara kaldırmak istemiyorum çelikten öfkelerimizi,
Bıyıklarından asılan bir hırsız bakmasın yıldız falımıza,
Düşlerimize hamal olmasın yaşlı bir kaplumbağa
Bu beyaz yalnızlığı sürmeden namluların karnına
Çık ey bin bahar konakla, kamp kur saçlarımızda
Her firavuna Musa olmadan sevdalarımız
Kayıt Tarihi : 7.4.2007 22:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)