kedi dili bisküvi ve muzlu gofret kokanından
leblebi tozu ve tarçınlı akide şekerleri…
mutluluk kokuyordu yani
ceplerim çiğ badem dolu
yani önce mavi sonra koku
zemini toprak… kapısı mavi…
kokulu köy bakkalı işte
içeride, bir sola dönüyorum
bir de sana mavi…
duvarlarda karanlık resimler vardı
sanki sadece benim için çekilmiş
bakılmış, gülümsenmiş
toz salep kokuları geliyordu burnuma
içeride olmadığım günleri saymıyorum hayatımdan
yarınlardan saymayacağım günler gibi…
kara lastiklerin hemen yanında
kahverengi masanın tam üzerinde
fruze kolyesi vardı …
kızından kalma bakkal cemal amcanın
sanki üç kişiydiler…
yerler ıslak…
her yer kokulu ve sıcak…
mavi kapılı köy bakkalı işte
siyah beyazlı gün aymaları
gündüz beyaz, gece masmavi duygular…
sobanın üzerinde isli demlik
içinde kuşburnu ve gıvgıt kaynıyor
yani mutluluğun mavi kokusu gibi
çıktım dışarı
baktım gökyüzüne
sordum kendi kendime
de hele…
mavilere mi süründün sen yine
ağzın yüzün pek bir buruşuk
bilirim bu yerli yersiz gülüşleri
derin derin nefes almaları…
en saf haline mi baktın mutluluğun
ne bu garip hallerin
hadi hadi de hele…
ne işler açtın başına
yutkunmaktan boğazın kuruyor
neyse deyip geçme…
bak dilin de dönmüyor
dedim kendi kendime…
mutluluğun fotoğrafını çektim de çıktım
deli demeyeceklerini bilsem kokunun da
fotoğrafı var derdim.
mavi ahşap kapılı köy bakkalında…
Kayıt Tarihi : 8.12.2022 11:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!