Yaşama tutunmaya çalışan, debelenen, debelendikçe daha çok batan bir insan. Yaşamak güzel.
Ah ben bilsem ki sana gelecek her adımım, sana çıkacak bütün yollarım.. sana nasıl savrulacağımı tahmin edebiliyor musun?
Evden çıkıp attığım her adımda asıl evime yaklaştığımı fark edince, kalbimin kuş gibi çırpınışını hissedebiliyor musun?
Bir yorgunlukla koltukta sızmışken gözümü kapattığımda, karşımda seni görmenin huzurunu biliyor musun?
Sana varmak hissinin bu denli heyecan verici olmasını, yolların hep sana çıkmasını, ellerini, gözlerini ve sesini..
seni içimde, içimin en içinde hissetmenin verdiği o özlemi, yanağımdan süzülen yaşın sıcağını, yaş akıtmadan ağladığım o günleri, sesimi çıkartmaya bile korkarken yana yakıla seni arayışlarımı..
Bir bayram neşesi var üzerime serpilmiş, kırmızı pabuçlarım baş ucuma yerleşmiş.
Bir bayram neşesi var kızın deli gibi anne, sanki çektiğim bütün acılar bir anda silinmiş.
Bir bayram neşesi var üzerimde, hava da kapalı oysa..
N'olduğunu kestiremiyorum anne, ölecek miyim yoksa?
Eğer karşımda dursaydı o savunmasız küçük kız çocuğu, başını okşar ve sürekli ıslak olan gözlerinden öperdim. "Nasılsın?" derdim.İçten bir nasılsın sorusuna bütün gardını indirebilir, deli gibi ağlayabilir insan. Sen bilmezsin.
Sürekli ağrıyan karnıma, çınlayan kulaklarıma ve terleyen avuçlarıma "geçecek" derdim. İçten bir avunuşa bütün benliğini adayabilir insan. Sen bilmezsin.
İçimi kavurup duran o kaygılara, beynimde dönen o senaryolara, kalbimi o krizden o krize sürükleyen kötülüklere "yeter artık" derdim. Güven duyduğu yerde yeniden doğar insan. Sen bilmezsin.
Karşında duran etten kötülüklere, açık arayan küçük beyinlere, alay eden arsızlara karşı duvar olur, seni saklardım. Buz gibi soğuk beton bile çiçek açar bazen. Sen bilmezsin.
Çöküp dizlerimin üstüne, gözlerine bakarak diyebilseydim ki;
"Bu dünya dipsiz bir kuyu güzel yavrum, hassas bir kalp seni çok yorar, ne olur izin verme. Ne olur kendini sev, sen kendini seversen her şey daha güzel olacak. Gördüm ve biliyorum". Biliyorum insan bazen kalbiyle görür. Sen bilmezsin.
Bu içimi kazıyan, karnımı ağrıtan ve sesimi titreten nedir? Hangi ilaç keser bunca etkiyi? Sana böyle kalın şeffaf duvarlar arkasından dokunmak bana reva mı? İçimi neden bu denli, bu kadar şiddetli acıtıyorsun? Bırak artık sana yalvarırım, kır şu zincirleri ki seni sarayım. Benim elim kolum yeter ikimizi sarmaya. Bana koş son gücünle. Bak kollarımı açtım bekliyorum. Ne olur sana yalvarıyorum bana gel. Ben bu dünyada cenneti istiyorum.
Ben mutluluğu bir çocuğun kahkahasında, bir kedinin mırıltısında ve bir çiçeğin tomurcuğunda gördüm. Hüznü ise solmuş bir çiçekte, annemin göz yaşında ve dizleri parçalanmış bir çocukta.
Beni istediğiniz kadar üzebilirsiniz ama benim hakimim çok adaletli, avukatım çok başarılı ve görgü tanıklarım çok dikkatli. Anayasam kusursuz. Ben adanmışlığım. Benim karnımı ağrıtabilirsiniz veya kulağımı çınlatabilir. Benim hakkım hepinize helal. Artık beni sevmenize bile rızam yok. Ben sizi o uçsuz bucaksız ve sonsuz meydanda bile görmek istemiyorum.
Bende bir emanetin var. Almaya gel.
Gel bir defa adımların bana yönelsin.
Ne büyük bir lütuf. Bana yönel.
Almaya gel emanetini ve
canımı.
Merhaba..... ,
Cesaretim olsaydı bunları yüz yüze konuşmak isterdim ama nedenini bilmesem de çok ağlayacağımı biliyorum. Merak etme bu bir ilân-ı aşk değil :)
2 sene önce bu okuldan mezun olurken ardıma dahi bakmadan buradan kaçacağımı, bir daha asla geri dönmeyeceğimi söylüyordum yakın çevreme. Ben tabii ki şimdi tekrar ağlaya ağlaya geldim. Burayı o kadar özlemişim ki..
Şimdi sen "bunun benimle ne ilgisi var, çoluk çocukla uğraşıyoruz" diyebilirsin ama konu çok garip.
Tam iki yıldır rüyalarıma geliyorsun. Şaka olmasını çok isterdim ama ben artık ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ben ne zaman ağlayarak uyusam, ne zaman üzgün olsam beni hep kurtarıyorsun.
Bak yaşıyorum, ben kanlı canlı karşındayım. Elini uzatsan kurtarırsın ikimizi, biliyorum. Tek ümidim sensin biliyorsun.
Bak kalbime, dokunduğun, baktığın her yer çiçek açmış. Sen hiç bu kadar güzel çiçek gördün mü? Bu cennet bahçesi senin eserin.
Al bu kara bulutları içimden, senin bir nefesin şifa. Üfle savur küllerimi, ben döner dolaşır yine varırım sana.
Bırak ellerim dolaşsın saçlarında. Yorgun gözlerinden öpeyim ansızın. Bırak yükünü omuzlarıma, ben ikimizi birden taşırım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!